SERAP DUYGULU

ANA SAYFA  »  MAKALELER  »  ANNE & BABA   »  DİSİPLİNDE ALTIN KURALLAR

DİSİPLİNDE ALTIN KURALLAR

Disiplinde Altın Kurallar

                  

- Disiplinde amaç, davranışı biçimlendirmek ve doğru yönlendirmek olduğundan ceza yerine çocuğa seçenekler sunma yolunu deneyin. Örneğin; dolapları karıştırıyor diye çocuğa kızıp onu azarlamak yerine, onun ulaşabileceği bir dolabı boşaltarak oynamasına izin verilebilir.

 

- Çocuklar, bir ayna gibi her şeyi yansıtırlar, ne görmek istiyorsanız öyle davranmalısınız. Çocuğa yalan söylememesini söylerken, siz de yalan söylemeyin. Telefonu açan çocuğunuza kendiniz için evde olmadığınızı söyletirken bunun da bir yalan olduğunu unutmayın.

 

-Çocuğunuzun yaşına uygun görev ve sorumluluklar verin. Odasını toplaması, eşyalarını yerlerine koyması, sofra hazırlanırken yardım etmesi türü işleri yapması için onu teşvik edin.

 

- Ona güvendiğinizi sözlerinizle ve hareketlerinizle belirtin. Ona güveniyorsanız seçimlerine ve kararlarına da güvenmelisiniz. ‘Sana güveniyorum’ dedikten sonra ‘ama’ diye başlayan cümleler kurmayın.

 

- Olumsuz davranışlardan çok olumlu davranışları vurgulayın. Bir sınavından düşük bir not alan çocuğunuza ‘nasıl bu kadar kötü bir not alırsın’ demek yerine, diğer sınavlarındaki başarılarını vurgulayıp ‘eminim bunu da düzeltirsin ‘demek bu konuda onu motive edecektir. Aynı şekilde eve söz verdiği saatte dönmeyen çocuğunuza kızmadan, ‘sen daha önce zamanında evde olmuştun, bu gün bir terslik mi oldu’ demeniz çözüm getirmeyen gerginlikleri önleyecektir.

 

- Beklentilerinizi çok yüksek tutmayın. Mükemmelliyetçi ebeveyn olmayın. Derslerinde başarılı olan ve hep tam puan alan çocuğunuz bir kez düşük puan aldığında bunu sorun haline getirmeyin. Her şeyin en iyisi olmasını beklemeyin.

 

- Çocuğunuzun sorularına doğru, açık ve tutarlı yanıtlar verin. Yaşı kaç olursa olsun nasıl doğduğunu soran çocuğunuza gerçekçi ve açık yanıtlar verin.’Seni yolda bulduk’ gibi anlamsız hikâyeler anlatmayın. Ya da cinsellikle ilgili soru sorduğunda yaşına uygun dilde ama doğru açıklamalar yapın.

 

- Gereksiz ayrıntılara girmeden konuyu basitçe anlatma yolunu seçin. Doğruyu söylemediğiniz fark ettiğinde söyleyeceğiniz hiçbir şeye inancı kalmaz ve size olan güveni sarsılır.

 

- Kendi deneyimlerini kazanmasına fırsat tanıyın. Hatalar yapmasına izin verin. Çocuk doğruları böyle bulacaktır. Yanlışlar yaptığında sonuçlarıyla yüzleşmesini sağlayın. Davranışlarının neye yol açtığını görmeyen çocuk ısrarla aynı yanlışı yapmaya devam edecektir.

 

- Kendi kendine yetmeyi, kendini yönetmeyi öğretin. Küçük yaşlardan itibaren yapabileceği pek çok şey vardır. 1 yaşındaki çocuğunuzun eline kaşık verip yemek yeme çalışmalarını teşvik edebilirsiniz. 2 yaş civarı döke saça da olsa kaşıkla yemeyi öğrenir. Aynı şekilde odasını ve oyuncaklarını toplama işini kendisinin yapmasını sağlayın. Temizliğini yapmasını erken yaşlarda öğretmeye başlayın.

 

- Çocuğun, sonuçları yanlış da olsa çaba gösterdiği her faaliyetini takdir edin. Bırakın ödevlerini kendisi yapsın. Siz en fazla yardımcı olabilir ya da yönlendirebilirsiniz ama ödev sizin değil onun sorumluluğudur veya eksik yapabilir. Önemli olan bu çabayı göstermesidir. Siz onu teşvik etmek ve desteklemekle yükümlüsünüz. Başarıdan çok gösterdiği çabayı ve harcadığı emeği takdir etmelisiniz.

 

- Onun adına düşünmek ya da karar almak yerine, onun düşünmesini ve karar almasını sağlayın. Yapması gereken işleri onun adına siz planlamayın. Ne zaman derslerini yapacağı, ödevlerini ne zaman bitireceği, odasını nasıl toplayacağı gibi işleri ona bırakın ancak takipte olun. Çocuklar bazen hatırlatmalara ihtiyaç duyarlar.

 

- Sorunlarını siz çözmeyin, kendisinin çözmesine izin verin. Bize göre önemsiz gibi görünseler bile çocuklarımızın da kendilerine göre sorunları vardır. Arkadaşlarıyla ya da okuluyla ilgili problemlerinde önce kendisinin adım atmasını sağlayın. Siz hemen devreye girip çözüm hazırlamayın.

 

- Çocuğunuza önem verdiğinizi her fırsatta hissettirin. Değer verildiğini bilmek, çocuğun kendisini güvende ve mutlu hissetmesini sağlar. Bunu ifade etmenin bin bir yolu vardır. Mutlaka bir gerekçeye ihtiyaç duymayın. Sizin için ne kadar önemli olduğunu, onu ne kadar sevdiğinizi duymak her çocuğun istediği bir şeydir. Çocuklar çok sevildikleri için değil, tutarsız ilgi ve sevgiden dolayı sorun yaşatırlar.

 

- Övgü ve sevgi cümlelerini sıklıkla kullanmaktan ve çocuğunuza sarılıp, onu kucaklamaktan çekinmeyin. Sevginizle öğretemeyeceğiniz hiçbir şey yoktur. Bunun için herhangi bir gerekçeye de ihtiyacınız yoktur. Sadece sizin çocuğunuz olduğu için, sadece kendisi olduğu için, onun gibi bir çocuğa sahip olduğunuz için ne kadar mutlu ve şanslı olduğunuzu söyleyebilir, ona sarılabilirsiniz.

 

- Yapmasını istediğiniz bir davranış için rüşvet vermeyin ya da tehdit etmeyin. Yemek yeme konusunda sorun çıkaran çocuğunuza ‘yemeğini bitirmeden parka gitmek yok’ ya da ‘yemeğini yersen sana çikolata vereceğim’ türü ifadeler kullanmayın.

 

- Çocukla ilgili her kararı, anne ve baba olarak ortak alın. Çocuğa karşı aynı kararlı ve tutarlı davranışı sergileyin. Olumlu ya da olumsuz bir davranışta ebeveynlerden birinin gösterdiği tavrı diğeri de desteklemeli. Bir tarafın ‘olmaz’ dediğine diğer taraf ‘bir kere de böyle olsun, bir şey olmaz’ dememeli. Hele hele bunu çocuğun yanında asla dile getirmemeli.

 

- Çocuğa soyut kavramlardan bahsetmeyin, söylev vermek yerine davranışının sonucunu yaşamasına fırsat tanıyın. Çocuklar bizim yaşam deneyimlerimizle ilgilenmezler, çünkü böyle bir yaşam onlar için yoktur. Yaşamadıkları, tecrübe sahibi olmadıkları konularda uzun nasihatlar vermenin bir anlamı da olmaz. Çocuklar bazı yanlış adımlar atabilirler ama sonuçlarını gördüklerinde aynı yanlışa bir daha düşmezler.

 

- Olumsuz davranışlar karşısında yaşadığınız duygu durumunu açıkça ifade etmekten çekinmeyin. Kızgınsanız, üzgünseniz, hayal kırıklığı yaşıyorsanız bunu dile getirin.’şu an çok kızgınım’, ‘ bu davranışın beni çok üzdü’ gibi.

 

- Komutlar ya da emirler vermek yerine beklentilerinizi ifade edin. Örneğin; ‘Bu şekilde bağırmak ya da ağlamak yerine benimle konuşmanı tercih ederim’, ya da ‘hemen odanı topla’ yerine,’bu odayı derli toplu görmek istiyorum’ diyebilirsiniz.

 

- Küçük yaş çocukları ve ergenlik dönemindeki gençler, öfke nöbetleri yaşayabilirler. Böyle anlarda onunla tartışmak, bağırmak, azarlamak sorunu çözmez. Bir süreliğine olayı soğumaya bırakıp ortalık sakinledikten sonra konuşmayı deneyin. Böyle durumlarda, susmak çözümün ta kendisidir.

 

- Yanlış davranışlarının sonucuyla çocuğu baş başa bırakın. Sorunu, çözme şansı tanıyın. Örneğin; masaya su dökmüşse, onun temizlemesini sağlayın. Bunu yaparken, cezalandırıcı bir tutum izlemeyin.

 

- Çocuğunuzla zaman geçirmeye özen gösterin. Birlikte, bazı faaliyetler yapmak oyunlar oynamak sağlıklı aile ve çocuk iletişiminin yolunu açacağından uygulamaya çalıştığınız disiplin kurallarını kolayca benimseyecektir.

 

- Çocuğunuzu gerçekten dinleyin. Dinliyormuş gibi yapmayın. Anlattıkları önemli ipuçları içeriyor olabilir. Birçok sorunu daha sorun haline gelmeden önlem alarak ortadan kaldırabilirsiniz. Çocuk hevesle size bir şeyler anlatmak istediğinde ‘şimdi film izliyorum, sonra anlatırsın’ diyerek konuşma çabasını kırmayın, konuşmayı ertelemeyin.

 

- Çocuğun ihtiyaçlarını her zaman dikkate alın. Size göre, çok küçük, basit hatta komik gelse de onun için çok önemli olabilir. Bu, her istediğini alın ya da her dediğini yapın demek değildir. İhtiyaçları doğru belirleyin.

 

- Yoğun çalışan ebeveynlerde özellikle annenin de çalıştığı ailelerde çocuğa yeterli zaman ayrılmadığı gerekçesiyle suçluluk duygusu hâkimdir. Bu duygudan hareketle birçok aile, ya çocuğunu şımartır ya da her istediğini alır, böylece çocuğun mutlu olacağını ve ilgi eksikliğini kapatacağını düşünür. Bu düşünce yanlıştır. Çocuğun tek ihtiyacı, uzun zaman değil, kaliteli zamandır. Uyumadan önce ona masal okumak, akşamları bir saat oyun oynamak, çocuğun bu ihtiyacını kapatmaya yeter.

 

- Her çocuğun kendine özgü bir birey olduğunun bilinciyle hareket edin. Ondan yaşının, kapasitesinin ve yeteneklerinin üzerinde görev ve sorumluluklar beklemeyin. Arkadaşı müzik dersi alıyor diye sizin çocuğunuzun da müziğe ilgisi ve yeteneği olduğunu düşünmeniz yanlış bir tavır olur.

 

- Okuldan gelen çocuğunuzu soru yağmuruna tutup her şeyi anlatmasını beklemeyin. Bütün günün yorgunluğunu çıkarması için zaman tanıyın. Derse oturması, odasını toplaması, bir an önce yemeğini yemesi vb. görevler için emirler yağdırmayın. Muhtemelen sizi dinlemeyecek ve verdiğiniz talimatları yerine getirmeyecektir. İlişkinizi boş yere gerginleştirmeyin.

 

- Çocuğunuzla konuşma tarzınızı gözden geçirmenizde fayda var. Suçlayıcı, hedef gösterici olan ‘sen dili’ yerine ‘ben dili’ ni kullanmaya çalışın. Sen dilinde muhatap karşınızdaki insandır ve böyle bir konuşmada savunmaya geçer. ‘Odanı yine dağıtmışsın’ demek, suçlamak ve ’sorumlusu sensin’ demektir. Oysa ‘bu odayı dağınık görmekten rahatsız oluyorum’ demek hedef göstermeden, suçlamadan odanın toplanmasını istemektir.

 

- Aynı şekilde ‘çok sorumsuz bir çocuksun’ ya da ‘ ne kadar tembelsin’ türü olumsuz cümleler yerine,’senin daha sorumlu davranmanı beklerdim’ ya da derslerini zamanında bitirmediğinde sevdiğin programı izlemeye vaktin kalmayacak’ gibi küçük uyarılar ve geri bildirimlerde bulunmak çatışmaların önüne geçecektir.

 

- Mutlu ve sağlıklı bir çocuk için mutlu ve sağlıklı bir aile temel koşuldur. Önce aile yapınızı değerlendirmenizde fayda var. Ailesiyle dengeli bir iletişime sahip, özgüveni olan, kendine yetebilen çocuklar yetiştirmek ancak tutarlı davranış ve disiplin yöntemlerini belirlemiş ailelerde mümkün olabilir.

 

- Çocuklar bazen uygulamaya çalıştığınız disipline ve konulan kurallara karşı itaatsiz davranabilirler ve size saygısızca karşılık verebilirler. Böyle durumlarda, olumsuz davranışlarının arkasındaki sebepleri araştırmalısınız. Çocuğun size karşı geliştirdiği olumsuz tavra aynı biçimde yanıt vermek, kurmaya çalıştığınız dengeyi sarsacaktır.
 

Bunun yerine, çocuğu yargılamadan ya da bazı yaptırımlarda bulunmadan önce, onu ve isteklerini net olarak anladığınızdan emin olun. ‘Benimle bu şekilde konuşman ve tartışman kararımı değiştirmeyecek. Tavrını değiştirmediğin sürece bu sorunu çözemeyeceğiz gibi görünüyor. Tekrar düşün istersen.’ şeklinde bir konuşma sizin kararlılığınızı ve saygısız tavırlara izin vermeyeceğinizi net olarak ortaya koyar.

 

- Herkes yanlışlar yapabilir, herkes bazen olduğundan farklı davranabilir ya da maksadını aşan sözler söyleyebilir. Siz de bu tip bir yanlış yaptıysanız özür dilemeyi de bilmelisiniz. Bilerek ya da bilmeyerek çocuğunuzu incittiğinizde olayı görmezlikten gelmek yerine, açık ve samimi olarak yanlış davrandığınızı itiraf etmelisiniz. Ebeveynler de özür diler mi diye düşünüyorsanız; Evet! Ebeveynler de özür diler, hatta dilemelidir. Üstelik sizin böyle davranmanız çocuğunuza da örnek oluşturacağı için önemlidir.

 

- Ailelerin başa çıkmakta en çok zorlandıkları konu, öfke nöbetleridir. Çocuklar gelişim dönemleri içinde bu tür duygusal patlamalar yaşayabilirler. Bunlar normal ve doğal süreçlerdir. Çözüm konusunda bütün mesele böyle anlarda nasıl davranılacağını bilmekten geçer.
Ayrıca çocuklar gerçekten öfkelendikleri anlarda eğer dediklerini yaptırabildiklerini fark etmişlerse bu davranışı tekrarlama eğilimindedirler. O nedenle öncelikle öfkenin yapısını ve sebebini iyi ayırt etmelisiniz. Duygu sömürüleri yapmamaları için doğru davranış kalıpları sergilemek önemlidir. Küçük yaş çocukları ve ergenlik dönemindeki gençler sık sık öfke nöbetler yaşayabilirler.

Özellikle küçük yaş çocukları için onu susturmaya çalışmak, sakinleştirmek mümkün olmayabilir. Böyle anlarda dikkati başka yere çekmek, onu bir süreliğine kendi haline bırakmak çok yararlı sonuçlar verebilir. Ergenlikteki gençler için de mutlaka iletişime açık olmak gereklidir. Öfkeye öfkeyle karşılık vermek ilişkileri gereksiz yere gerecektir.

- Çocuklarınızın duygularıyla asla alay etmeyin, onların hissettiklerini hafife almayın. Özellikle gözyaşlarını mutlaka ciddiye alın. Dinleyin, anlaşıldığını hissetmek herkes için çok önemlidir.

[2015-08-06]


Paylaşım:

BU YAZILAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR:

anneler-643

ANNELER GÜNÜ

İster anne olalım, ister evlat, doğursak da doğurmasak da bütün kadınlar anneyiz. Anneliği annemizden biliriz. Onlar bizim ilk öğretmenlerimiz, ilk aşklarımız, hayat ...

sosyal-997

SOSYAL MEDYADA ÇOCUK HESAPLARI

Sosyal Medya ve Sosyal Medya paylaşım siteleri hayatımıza girdiğinden beri, birçok anımızı ve hayatımıza dair pek çok şeyi bu platformlarda neredeyse ...

cocugum-buyudu-ama...-269

ÇOCUĞUM BÜYÜDÜ AMA GÖREVLERİM BİTMEDİ

Bir çocuk büyütmenin ne kadar zor olduğunu ve bu zorlukların zaman zaman daha da ağırlaştığını hepimiz biliriz.Çocuklar özellikle 3 yaşına kadar ...

cizgi-filmler-ve-bakici-kadin-sendromu-383

ÇİZGİ FİLMLER VE BAKICI KADIN SENDROMU

Çocukların televizyonla ve bilgisayarla tanışmaları maalesef çok erken yaşlara hatta aylara düştü. Doğar doğmaz televizyonla tanışan çocuklar,maalesef zaman zaman kontrolsüz olarak ...


MAKALELER
MAKALELER

Çocuk&Ergen, Yetişkin, Aile, Eğitim, Anne&Baba ... konulu makaleler.

VİDEOLAR
VİDEOLAR

Video arşivi, TV programları...

FOTOĞRAF GALERİSİ
FOTOĞRAF GALERİSİ

Sunum, seminer, söyleşi, eğitim çalışmalarımıza ait fotoğraflar.

BİZDEN HABERLER
BİZDEN HABERLER

Ne zaman neredeyiz? Bizi bu köşeden takip edebilirsiniz?

BASINDA BİZ
BASINDA BİZ

Bizimle ilgili basında yer alan haber, makale ve görseller...

2024. Site içeriğinin telif hakları SERAP DUYGULU'ya aittir.

Avinga | XML