Evlilikler bilindiği üzere ortak bir hayatı sürdürmek üzere kurulur.Kadın ve erkeğin birbirine hayat arkadaşı olmaları,birlikte sürdürecekleri hayat yolunda birbirlerine acı tatlı her konuda destek vermeleri beklenir.Kadın ve erkeğin birlikteliğindeki en önemli yapı taşı da cinsellik ya da diğer bir deyişle sekstir.Cinsellik aslında soyun devamı sağlamak amacıyla insan biyolojisinde çok önemli bir işleve de sahiptir.Dolayısıyla da insanlık tarihi boyunca üzerinde en çok konuşulan,tartışılan ve uğruna nice kitaplar yazılan cinsellik aslında pek çok karmaşayı da içermektedir.
Aşk mı cinsellik mi?
Beraberliklerde en çok kafa karıştıran ve tartışmalı nokta burasıdır.Bir ilişkiyi ayakta tutan aslında hangisidir?Kadın ve erkek aslında aşık olduğu için mi beraberdir yoksa temelde cinsellik ve yaşattığı tatmin duygusu olduğu için mi?
Bu soruların yanıtı kişiye ve beklentilere göre değişmekle birlikte,değişmeyen çok önemli bir şey vardır: Hayatımızı yönlendiren hormonlarımız.Bu soruların yanıtı da hormonlarımız tarafından veriliyor.Bazılarımız beraberliklerdeki aşk yoğunluğuna çok önem verirken bazılarımız için ten uyumu dedikleri cinsel haz daha önemli olabiliyor.Ancak temelde hep aynı şey yer alıyor o da hormonlarımızın tartışmasız üstünlüğü.
Hayatımızdaki pek çok şey bedenimizde dolaşan ve büyük bir kısmı da hipofiz bezi tarafından üretilen hormonlar tarafından belirleniyor.Saçlarımızdan ayak tırnaklarımıza kadar bu hormonların etkisi altındayız ve bir çok psikolojik sorunun arkasında yatan neden de hormonların aşırı salgılanması ya da salgılanmamasıyla doğrudan ilintili.
Bir insana aşık olduğumuzda kalbimizin küt küt çarpması,içimizin pır pır etmesi,ya da bir anda sinirlenip, öfkeden deliye dönmemizin sebebi de yine hormonlar.Dolayısıyla adı ister aşk olsun ister seks,tek sorumlusu hormonlarımız.
Cinsellikte Uyum
Seksin evliliği ayakta tutan en önemli yapı taşlarından biri olduğunu belirttikten sonra burada da etkili olan şeyin karşılıklı uyum ve tensel haz olduğunu hatırlatmakta fayda var.
Öte yandan eşlerin psikolog ve psikiyatristlere başvurmalarında ilk sıralarda yer alacak kadar ciddi sorunların kaynağı da yine bu cinsellikle ilgili olanlar.Cinsellik toplumda rahat konuşulabilen bir konu olmadığı için en çok sıkıntı yaşanan konuları oluşturuyor.İnsanlar uzmanlara bile çok çaresiz kalmadıklarında başvurmuyorlar ve konuyu anlatmakta da çok sıkıntı yaşıyorlar,dile getirmekten çekiniyorlar.Oysa biyolojik olarak soyun devamı için genlerimize bile kodlanmış olan seks,eğer doğru partnerle sağlıklı bir biçimde yaşanmıyorsa ciddi sorunlara dönüşerek bütün hayatımızı da etkiliyor.
Cinsel uyum ise önce birbirini iyi anlamak ve duygu ve düşünceleri paylaşabilmekten geçiyor.Eşler arasında ayıp,yasak,günah kavramları olmamalıdır.Eğer seks hakkında konuşulmuyorsa cinsel uyumdan da söz etmek mümkün olamaz.
Seksten Sonra Kocam Uyuyor
Bu konu çok konuşulmuyor gibi sanılsa da pek çok kadın bu konuda hem endişelidir hem de merak içindedir.Üstelik son derece düzgün giden evliliklerde,sorunsuz seks hayatı olan çiftlerde erkeğin hemen seksten sonra uyuması kadınlar açısından bilinmezlikle doludur ve bazen bunun bir sorun olduğunu düşünürler. Hatta bazen kadınların kaygıları o kadar yoğunlaşır ki işi suçluluk duygusuna kadar götürebilirler.Kadınların bir çoğu,
• Yetersizlik,
• Aldatılmışlık,
• Önemsenmemek,
• Eskisi kadar sevilmediğini düşünmek,
• Erkekten şüphelenmek,
• Yoğun endişe ve gerginlik,
• Kırgınlık ve kızgınlık gibi pek çok duyguyla mücadele etmek zorunda kalır.
Gerçekten de seksten sonra bir erkeğin uyuması kadın için çok sevimli bir durum değildir.Kadın ve erkeğin yapısal farkları ve tutumları burada da kendini göstermektedir. Kadınlar mutlu oldukları bir seksten sonra muhtemelen eşiyle sohbet etmek,sarılıp kucaklaşmak isteyecektir.Ancak arkasını dönüp uyuyan bir erkekle bu tip romantik bir yatak keyfi yapmak da söz konusu olamadığından ilişkiler gerginleşebilmektedir.
Seksten Sonra Erkekler Neden Uyur?
Bu sorunun yanıtını bilirseniz,durumun aslında son derece basit bir işleyişle ilgili olduğunu anlayabilirsiniz. Eşinizin her ikiniz içinde doyurucu olan bir sevişme sonrasında dönüp arkasını uyumasının sebebi de yine hayatımızı doğrudan etkileyen hormonlar yüzünden.
Seks sırasında harcanan enerjinin ardından vücudumuz bir hormon üretiyor;bu hormonun adı Oxytocin ve kişide dinlenme isteği yaratıyor.Hem kadın hem de erkek vücudu bu hormonu üretiyor.Hatta anne sütünde bile olan bir hormon ve yarattığı dinlenme isteği nedeniyle anne sütü emen bebekler kolayca uykuya dalabiliyorlar.Aynı zamanda tansiyonu,vücut ısısını ayarlayıp yaraların daha çabuk iyileşmesini de sağlıyor bu Oxytocin hormonu.Kadının ve erkeğin salgıladığı hormonlar aynı olsa da düzeyleri farklı ve bu hormonları kadın ve erkek farklı sürelerde kullanıyor.
Seks sırasında yoğun olarak salgılanan Oxytocin’den sonra endorfin hormonu serbest kalıyor ve bu da uyumayı tetikliyor. Bu uyku ihtiyacı erkekleri hemen etkisi altına alırken kadınlarda daha uzun süre geçince etkili olmaya başlıyor.
Endorfin aynı zamanda mutluluk hormonu olarak da biliniyor.Endorfin o kadar güçlü bir hormondur ki morfinle aynı gruptan olup,morfinden 20 kat daha güçlü bir etkiye sahiptir.Vücuda huzur,mutluluk ve dinginlik hissi verir.Ancak seks sırasında salgılanan hormonlar sadece bu ikisi değil. Aynı zamanda prolaktin, gama amino bütirik asit vb gibi başka hormonlar da salgılanıyor.Yine seks sırasında harcanan enerjinin kasların da ihtiyaç duyduğu Glikojen’i tükettiği düşünülüyor.Bu enerji kaybı da erkeklerin uykuya dalmasına yol açıyor. Kısacası aslında bütün mesele erkeğin vücudunda ortaya çıkan biyolojik bir fırtınadan kaynaklanıyor.
Seksle ilgili en temel hormon olan Oxytocin,seks sırasında normalin 5 katına kadar çıkıyor ve peşinden ortaya çıkan Endorfin’in açığa çıkmasını sağlıyor.Bu hormonların etkisi erkeklerde hemen seks sonrası uyku ihtiyacına yol açıyor.Kadınlar ise seksten sonra daha çok konuşup,sohbet etme,sarılma gibi eylemler bekliyor.
Hormonların ve vücudumuzda ortaya çıkan kimyasalların hayatımızdaki hemen her şeyi bu kadar etkilediği göz önünde bulundurulduğunda karşımızdaki insana alınmadan önce bunun bir biyolojik olay olduğunu hatırlamakta fayda var.Hayatımızdaki pek çok şeyde etkili olan hormonlar,insan yaşamındaki en önemli şey de,cinsellikte de inanılmaz biçimde söz sahibi.
Durumu değerlendirirken işin bu kısmını düşünmek yanlış anlaşılmaların,gereksiz üzüntü ve alınganlıkların da önüne geçecektir.Yanlış anlaşılacak hiçbir şey yok,durum tamamen kimyasallarla ilgili,yani biyolojik…
[2013-12-28]