ANA SAYFA » MAKALELER » ANNE & BABA » AĞLAYAN ÇOCUKLARDAN BAĞIRAN, VURAN ÇOCUKLARA
Çocukların istekleri olmadığında genellikle ağlayarak istediklerini elde etmeye çalıştıklarını biliyoruz. Bu da genelliğkle yaşa bağlı olmakla birlikte zaman zaman normal karşılanabilen bir tutum. Çocukların yaşları büyüyüp, empati becerileri kazanmaya başladıklarında ve aileler dengeli bir tutum izlediklerinde kendiliğinden ortadan kalkan bir davranış olarak görülmelidir. Özellikle doğduklarında bebeklerin tek iletişim yolunun ağlamak olduğu düşünüldüğünde, çocukların iletişim becerilerinin gelişmesiyle doğru orantılı olarak bu davranışın zaman içinde giderek azaldığını ve bir süre sonra ortadan kalktığını söyleyebiliriz. Konuştuğunda dinlendiğini bilen ve saygı gören çocuk, sınırlar da doğru çizildiğinde ağlamadan isteklerini ifade etmeyi ve istekleri olmadığında da anlayış göstermeyi öğrenecektir.
Yıllar boyunca isteklerini yaptırmak için ağlayan çocuklarla nasıl iletişim kurulması gerektiğini anlatıyor ve anne babalara yol göstermeye çalışıyoruz. Ancak son zamanlarda dikkatimi çeken bir çocuk profili var. Artık ağlayan çocuklardan daha çok bağıran ve özellikle anne babasına vuran çocuklar görmeye başladık. Yaşı kaç olursa olsun, çocukların vurması sınırların doğru çizilememesinden kaynaklanan bir davranış biçimidir. Ebeveyn tutumlarındaki tutarsızlık çocukların nerede nasıl bir tepkiyle karşılaşacaklarını bilememelerine, dolayısıyla kendilerini ifade ederken çok çabuk öfkelenmelerine yol açacaktır. Öfke bir duygu olarak normal karşılanabilir ancak öfkeyi ortaya koyarken eşlik eden davranışlar önemlidir. Şiddet eğilimi gösteren çocuklar ise mutlaka çok iyi gözlenmelidir.
Son zamanlarda anne babasına bağırarak ya da vurarak isteklerini yaptırmaya çalışan çocuk davranışlarının arkasında iki önemli ebeveyn tutumu var. İlki, çocuğun ihtiyaçlarına karşı duyarsız, ilgisiz anne babalar; ikincisi ise ilkinin aksine çocuğun tüm isteklerini emir kabul edip, hayatın merkezine çocuğun isteklerini koyan anne babalar. Her iki tutum da uçlarda yer aldığı için çocuğun verdiği tepkiler de doğal olarak uçlarda oluyor. Çocukların ihtiyaçlarının sadece maddi ihtiyaçlar olmadığını hatırlatmak isterim. Çocukların asıl ihtiyacı, en basit ifadeyle sevilmek, ilgi ve destek görmektir. Birçok anne babanın ‘biz çocuğumuzu zaten çok seviyoruz’ diyeceğini biliyorum.
Peki, sevdiğinizi nasıl gösteriyorsunuz? Çocuklar sizinle konuşmak istediğinde gözünüzü elinizdeki telefondan ya da bilgisayardan ayırabiliyor musunuz? Onu dinlerken, gerçekten onu dinliyor musunuz yoksa ‘konuşması ne zaman bitecek?’ diyerek sabırsızlanıyor musunuz? Onu gerçekten can kulağıyla dinliyor ve anlattıklarını önemsiyor musunuz? Çocuklar ortam dilini gayet iyi anlayabilir ve ona karşı olan tutumunuzdan aklınızdan geçenleri okuyabilirler. Ne zaman onu gerçekten dinlediğinizi, ne zaman dinliyormuş gibi göründüğünüzü bilirler.
Öte yandan çocuklarını hayatlarının merkezine koyan ve her tür etkinliği çocuklarının isteklerine göre ayarlayan ebeveynler de çocuklara tanıdıkları bu sınırsız hakların bir gün kendi alanlarını daraltacağını ve çocuklarının taleplerinin sonunun gelmeyeceğini bilmeliler. Ev düzeninde her bireyin eşit haklara sahip olduğunu ve çocukların sadece küçük olmaları ya da bakıma ihtiyaçlarının bulunması sebebiyle bütün alanları doldurmalarının söz konusu olmayacağını anlamamız gerekiyor. Elbette ki çocuklar ilgi görecekler. Özellikle küçük çocuklar çok daha fazla ilgi ihtiyacı içindedirler. Ancak bütün bunlar, anne baba olarak sizin tüm yaşam alanlarınızı çocuklara bırakmanız anlamına gelmemeli. Önce bir birey olarak, sonra eş olarak ve birlikte bir aile olarak ayrı ayrı alanlarınız olduğunu unutmayın. Sizin der istekleriniz var, sizin de kendinize ait nefes alacak zamanlarınız olmalı. Çocuklarınızı büyütürken kendi alanlarınızı doğru belirlemezseniz ve bu alanların sınırlarını doğru çizemezseniz çocuklar nerede durmaları gerektiğini asla öğrenemezler. Bütün tercihleri çocukların yaptığı, nereye gidilip, nerede yemek yenileceğine çocukların karar verdiği bir ailede, istekleri olmadığında duygularını kontrol edemeyen, öz denetim duygusundan yoksun, hırçın, bağıran, vurup kıran çocuklar olmasına şaşırmamak gerek. Bütün mesele ısrarla üstünü çizerek anlatmaya çalıştığım gibi sınırların doğru çizilmesinde. Çocuklar arkadaşlarıyla konuştuğu gibi sizinle konuşmamalı, arkadaşlarına davrandığı gibi size davranmamalı. Sevgi varsa saygı da olmalı. Özellikle aile büyüklerine saygı çok erken yaşlarda öğrenilen bir duygudur. Buradan tekrar hatırlatmak isterim.
Çocuk sonuç, aile süreçtir. Sonuçtan memnun değilseniz süreci değiştirmelisiniz.
[2021-01-14]
Oyuncaklar, çocukların gelişiminde ve dış dünyaya hazırlanması sürecinde oldukça büyük bir öneme sahip. Çocukların yaratıcılığını ve hayal dünyasını geliştiren oyuncaklar, çocuğu ...
Araştırmalar, sevginin tek başına bir güç olduğunu net olarak ortaya koyuyor. Öyleyse sevgimizi ifade etmenin pek çok yolunu bulmalı ve çocuklarımızı ...
Yaşananların hepimizi çok olumsuz etkilediği bir gerçek. Çünkü bir terör ve savaş durumunda insanlardaki en temel duygu olan güven duygusu sarsılır. ...
Zihinsel istismarda çocukların özgüvenlerine zarar veriyoruz ve hem temel değerlerine hem de doğrudan kişiliklerine saldırıyoruz.Bu nedenle neler yaptığımıza ve nelere ...