SERAP DUYGULU

ANA SAYFA  »  MAKALELER  »  ANNE & BABA   »  ÇOCUĞUNUZA SEVGİNİZİ GÖSTERMENİN YOLLARI

ÇOCUĞUNUZA SEVGİNİZİ GÖSTERMENİN YOLLARI

Çocuklara sevginizi göstermek

Çocuklarımız; doğdukları andan itibaren hayatımızı geri döndürülemez biçimde farklılaştıran, yaşam biçimimizi,hayata bakış açımızı, beklentilerimizi ve bütün bildiklerimizi değiştiren ve bizi biz yapan küçük meleklerimiz.
Çocuklarımızın varlığıyla beraber, bir anda annelerimizi anlamaya başlarız.
Kendi ailelerimizin bizim için neden o kadar çok endişeli olduklarını öğreniveririz. Ve ‘sen de anne olunca anlarsın’ cümlesinin ne anlama geldiğini keşfederiz.
Onlar büyüse de, evlenip çoluk çocuğa karışsa da bizim küçük meleklerimiz olarak kalmaya devam ederler. Tıpkı bizim kendi anne babalarımızın gözünde hiç büyümediğimiz gibi, onlar da hiç büyümezler.

Çocuklarımız olunca sevginin bile anlamı başka olur. Karşılıksız, çıkarsız sevmeyi öğretirler bize. Çocuklarımızı çok severiz ve bu sevginin üstüne başka sevgi olmadığını söyleriz. Ancak sevgimizi çocuklarımıza nasıl gösterdiğimizi ya da göstermemiz gerektiğini çok düşünmeyiz.

Oysa üzerinde durulması gereken asıl konu budur. Çok sevdiğimizi söylediğimiz çocuklarımıza bu sevgimizi yeteri kadar ifade edebiliyor muyuz?
Başkalarına rahatça söylediğimiz duygularımızı bu duygularımızın asıl sahibi olan çocuklarımıza nasıl göstermeliyiz?

Bu üzerinde ciddi olarak düşünülmesi gereken bir konudur ve asla hafife alınmamalıdır.

Çocuk Eğitiminde Sevginin Yeri

Çocuk eğitimiyle ilgili olarak bilinmesi gereken tek bir kural vardır ki o da çocuk eğitiminde katı kurallara yer olmadığıdır. Çünkü her çocuk farklıdır, her çocuğun ailesine yansıması farklıdır ve her çocuğun yaşadıklarıyla yaşattıkları birbirinden farklıdır.
Dolayısıyla eğitimde sevginin yeri dediğimizde geçerli olan tek bir kural vardır:
Olumsuz davranışları görmezden gelmek, olumlu olan her davranışı pekiştirmek ve desteklemek. Bunun için de koşulsuz sevgi gerekir. Kızsak da,üzülsek de mutluyken de kırgınken de kayıtsız şartsız sevgi gereklidir.

Çocuğumuz şartlar ve durum ne olursa olsun pazarlıksız olarak onu sevdiğimizi ve bu sevginin hiçbir durum ve şartta değişmeyeceğini bilmelidir. Sevgi çocuğumuzla aramızdaki yegane bağdır. Bu bağ ne kadar sağlamsa ve ne kadar sağlıklı örülmüşse o kadar donanımlı ve kendine güvenli bir çocuk yetiştirebiliriz.
Dolayısıyla sevgi çocuğumuzla olan ilişkimizin olmazsa olmaz tek kuralıdır.

Bir elbisesi eksik olabilir, bir öğün yemek yemezse büyük bir kayıp olmaz ama sevgi olmazsa bütün psikolojik ve biyolojik gelişimi etkilenir.

Eğitim dediğimiz şey hep anlaşıldığı üzere sadece disiplin ve ciddiyet demek değildir. Özellikle çocuk eğitiminden bahsediyorsak mutlak koşul sevgi olmalıdır. Sevgi vererek, sevgiyle öğreterek, çocuklarımızın kişiliklerinde çok sağlıklı bir yapılanma oluşturmamız mümkündür.

Eğitim hayat boyunca süren bir eylemdir. Sadece okul yaşamını kapsamaz. Öğrenim bir süreç, eğitim bu süreç sonucunda elde edilecek birikimdir. Dolayısıyla bütün bir ömür aslında eğitim hayatının ta kendisidir ve sadece sevgiyle verilen eğitimler kalıcı olarak iz bırakabilir.

Kısacası sevgi üzerine bir şey eklemeye gerek kalmadan, şartlara koşullara bağlanmadan çok değer verdiğimiz çocuklarımıza verebileceğimiz en değerli hazinemizdir.

Aile İlişkilerinde Sevgi

Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Bildirisi’nin ilk maddesi şöyle der:

‘Çocuklar şefkat, sevgi ve anlayış görme hakkına sahiptir.’

Bu yasanın da tanımladığı gibi sevgi ve şefkat çocuğun doğal hakkıdır. Bu hak ise öncelikle aile içinde çocuğa tanınmalıdır. Yapılan araştırmaların ortaya koyduğu sonuçlara göre sevgiden mahrum büyüyen bu tür gereksinmeleri göz ardı edilen çocukların suç işleme ve suça karışma oranı sağlıklı ortamlarda büyüyen akranlarına kıyasla çok yüksektir.
Bu demektir ki aslında sadece sevgi ve ilgi gösterilmesi bile pek çok sorunu daha sorun haline gelmeden çözebilmektedir. Ailesi tarafından sevgi ve ilgi görerek, saygı gösterilerek büyütülen çocuklar uyum ve davranış sorunları da yaşamıyorlar.

İnsanın doğumuyla hatta doğumundan önce başlayan aile hayatı ölümüne kadar etkisini sürdürmektedir. Ancak asıl etkisi kişiliğin oluştuğu sosyal ve toplumsal bir varlık olarak olgunlaşıp kendisi olmanın bilincine vardığı hayatın ilk yıllarındadır.

Bu dönemde ailenin etkisi ne kadar olumlu ve sağlıklıysa hayatın geri kalan kısmı da bu doğrultuda biçimlenir.

Özellikle doğumdan önce çocuğun istenip istenmemesi bile çok önem taşır. Çünkü bilinir ki istenerek dünyaya getirilmiş çocuklar daha beklenerek ve kabullenerek karşılanır. Bu çocuklar daha çok sevgi görerek büyürler.

Aile olarak çocuğumuza karşı görevlerimizi hatırlamakta fayda var. Çocuğa;

  • Dengeli ve uyumlu bir birey olması için mutlaka güven duygusu aşılanmalıdır.
  • Sosyal bir birey olması ve bu şekilde kabul görmesi için gerekli koşullar hazırlanmalıdır.
  • Örnek alabileceği uygun modeller oluşturulmalı ve doğru davranışlarla yol gösterici olunmalıdır.
  • Yeteneklerine ve ilgilerine uygun eğitim alması için desteklenmeli ve yönlendirilmelidir.
  • Karşılaşabileceği sorunların çözümünde kendi başa çıkma becerilerinin gelişmesi için uygun koşullar sağlanmalıdır.
     

Sevgimizi Nasıl Göstermeliyiz?

Sevgi konusunda ve çocuklarımıza karşı sevgimizi nasıl ifade edebileceğimize dair maalesef hala bir çok ailenin kafası karışıktır. Çok sevgi gösterirsek şımarır mı ya da sevgimizi çok belli edersek bunu kullanır mı yönünde endişeler yaşayan aileler olduğu bir gerçek.

Özellikle bizden önceki kuşaklarda ve özellikle de babaların çocuklarına olan sevgilerini göstermekten çekindiği ya da onları ancak uyudukları zaman sevip okşadıkları şeklinde anlatılan örnek olayları hepimiz duymuşuzdur. Ama artık ebeveynler daha bilinçliler ve sevgilerini göstermekte çekinmiyorlar.
Burada da kafaları karıştıran konu ‘acaba çok sevgi gösterirsek şımartır mıyız?’ düşüncesidir. Oysa bilinmelidir ki sınırsız ve çok sevgiden hiçbir çocuk şımarmaz. Çocuklar tutarsız ilgi ve sevgiden şımarırlar. Keyfimizin yerinde olduğu bir gün evet dediğimiz bir konuda ertesi gün ve sadece o an canımız sıkkın diye hayır diyorsak çocukları da nasıl davranacağımız konusunda şaşırtmış oluruz.

Tutarsızlık sergilediğimiz bütün olaylarda çocuklarda dengesiz ve ısrarcı davranırlar ve istediklerini elde edene kadar tutturmaya devam ederler. Dolayısıyla burada sevgiden arsızlaşmaktan değil, dengesiz ve tutarsız davranmaktan söz ediyoruz. Oysa sevgimizi göstermenin binlerce yolu vardır.
Sadece sözle değil, davranışlarımızla da sevgimizi ifade edebilir ve hissettirebiliriz.

Bunun da tek bir koşulu var, gerçekten samimi olmak, gerçekten hissettiğimiz şekilde davranabilmek. Çocuklar o kadar açık ve alıcı davranırlar ki olumlu olarak yaklaştığınız her sefer işbirliğine ne kadar açık olduklarını hemen fark edebilirsiniz.

Peki neler yaparsak çocuklarımızla aramızda sevgiye dayalı bir bağ geliştirmiş oluruz ya da sevgimizi gösterebiliriz? İşte küçük ip uçları:

- Çocukla olan iletişimde öncelikle göz teması önemlidir. Bu ‘seni dinliyorum’ mesajını verir.

- Göz teması kadar önemli olan konu ise tensel temas yani dokunmaktır. Çocuğumuzu kucaklamak, sarılmak, öpmek, saçını okşamak inanılmaz etkiler yapar.

- Sevginizi ve desteğinizi bir koşula bağlamayın. Çocuk kayıtsız şartsız sevildiğini bilmek ister. Olumlu ve olumsuz bütün özellikleriyle sevildiğini bilen çocuklar sağlıklı bireyler olarak yetişirler.

- Çocuğunuzu başka çocuklarla kıyaslamayın. Sizin çocuğunuz farklı bir bireydir. Sizin bile birebir kopyanız değildir.

- Çocuğunuza verdiğiniz önemi her fırsatta hissettirin ve bunu için gerekçelere ihtiyacınız olmadığını bilin. Değer verildiğini bilmek her çocuğu mutlu eder.

- Sevgi sözcüklerini sıklıkla kullanmaktan çekinmeyin. Sevgiyle öğretemeyeceğiniz hiçbir şey yoktur.

- Sürekli komut ve talimat veren ebeveynlerden olmayın. Çocuklar yol göstericiliğinize ihtiyaç duyarlar. Bunu da sevginizle yapın.

- Çocuklarımız başkalarının yanında eleştirmeyi biliriz ama övgü konusunda cimri davranırız. Oysa asıl övgü ve sevgi sözcüklerini toplum içinde söylemek müthiş bir sihir yaratır.

- Çocuklara sevgi göstermenin hediye almakla aynı şey olmadığını hatırlamanızda fayda var. Hediyeler sevgi sözcükleri kadar kalıcı etkiler yaratamazlar.

- Çocuğunuzla konuşurken sen dili yerine ben dilini kullanmayı öğrenin. Sen dilinde konuşurken genellikle suçlayıcı,hedef gösterici olursunuz. Oysa ben dili bunun tersidir ve duygulardan söz etmenin yoludur.

- Sevgiyi göstermenin en iyi yolu sevgi dolu bir aile sunabilmektir. Çocuğunuzu büyüttüğünüz aile ortamını ya da çevrenizi bu açıdan gözden geçirmenizde fayda var.

- Çocuğunuza mutlaka zaman ayırın ve birlikte bir şeyler yapın. Ne yaptığınızın o kadar çok önemi yok ama birlikte yapmanızın büyük önemi var.

- Onunla konuşun. Sadece konuşmak bile ona önem vermek, ilgi göstermek, zaman ayırmak, ortak bir nokta üzerine sohbet etmek anlamına gelir ve çocuklar için bütün bunlar çok önemlidir.

Ailelere Öneriler

Çocuklarınıza sevginizi gösterme konusunda asla çekimser olmayın ve korkmayın. Onlar eğer siz samimiyseniz sevginizi ve duygularınızı çok doğru biçimde yorumlayabilirler. Sevgimizi göstermekten söz ederken burada sınır olmadığını hatırlayın. Çocuklarımız yanlış yaptıklarında da bizim çocuklarımız, muhteşem başarılar elde ettiklerinde de. Birinde çok severken birinde az sevmek söz konusu bile olamaz. Onlar her koşulda bizim çocuklarımız ve her koşulda sevilmeyi hak ediyorlar.

Çocuklarımızla iletişim bütün ilişkimizin temelini oluşturur. İletişim kurarken ona dokunmak, onun boyuna inmek, göz temasına ve tensel temasa mutlaka çok dikkat etmek gerekiyor.
Sevgi sözcükleri kullanmaktan çekinmeyin. Sizin için ne kadar önemli olduğunu, onun gibi bir çocuğa sahip olduğunuz için ne kadar şanslı ve mutlu olduğunuzu sık sık söyleyin.

Sevgi göstermek demek ona pahalı ve çeşit çeşit hediyeler almak demek değildir. Çocuklar ne aldığınızı ve ne kadar para verdiğinizi önemsemezler. Ama birlikte paylaşılan anlara çok önem verirler.
Çocuğunu seven ve bunu ifade etmek isteyen her anne baba bütün fırsatları kullanabilmeli ve hatta bunun için fırsat yaratmalıdır. Sevgi göstermenin yeri, zamanı ve ortamı olamaz. Çocuklarımız hızla büyüyorlar ve sevgimizi göstermek için hazır fırsat varken, kucağımıza sığarlarken,yuvadan uçmamışlarken, hazır dizimizin dibindelerken mümkün olduğu kadar çok kucaklayıp, öpmenin, sarılmanın ve sınırsız sevmenin tadını çıkaralım… 

[2015-07-27]


Paylaşım:

BU YAZILAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR:

okullar-859

OKULLAR AÇILIYOR

Eylül ayıyla birlikte, hem çocukların hem de ebeveynlerin okul telaşı başladı. Bu dönemde okulların eğitimiyle ilgili endişeler, çocukların uyum sorunu yaşamalarına ...

norofibromatozis-626

NÖROFİBROMATOZİS / NF Nedir?

Deri ve sinir sistemini birlikte etkileyen hastalıklar arasında en yaygın görülen hastalık kısaca NF olarak tanımlanıyor ve çok yaygın olarak görülen ...

sorumlu-ebeveynler,(sorumsuz)-sorunlu-cocuklar-258

SORUMLU EBEVEYNLER, SORUMSUZ (SORUNLU) ÇOCUKLAR

Günümüzde bir çok anne babanın ortak sorunudur,çocuklarına sorumluluk verememek. Yaşları büyüyen çocuklar nedense yaşlarıyla doğru orantılı olarak artan ve yapmaları gereken ...

pokemon-973

POKEMON GO OYUNU

Son günlerde adını sıkça duyduğumuz bir oyun var: ‘Pokemon Go’ Teknolojinin hayatımıza girişiyle beraber sanal dünya kendi eğlence ve oyun kültürünü ...


MAKALELER
MAKALELER

Çocuk&Ergen, Yetişkin, Aile, Eğitim, Anne&Baba ... konulu makaleler.

VİDEOLAR
VİDEOLAR

Video arşivi, TV programları...

FOTOĞRAF GALERİSİ
FOTOĞRAF GALERİSİ

Sunum, seminer, söyleşi, eğitim çalışmalarımıza ait fotoğraflar.

BİZDEN HABERLER
BİZDEN HABERLER

Ne zaman neredeyiz? Bizi bu köşeden takip edebilirsiniz?

BASINDA BİZ
BASINDA BİZ

Bizimle ilgili basında yer alan haber, makale ve görseller...

2024. Site içeriğinin telif hakları SERAP DUYGULU'ya aittir.

Avinga | XML