ANA SAYFA » MAKALELER » ANNE & BABA » ÇOCUK DİSİPLİNİNDE TUTUMLAR
DİSİPLİNDE YAYGIN EBEVEYN TUTUMLARI
Disiplin denildiğinde hemen hemen bütün anne babaların kafasının karıştığını ve çocuklarına karşı nasıl bir tutum izleyecekleri konusunda bocaladıklarını görüyoruz. Maalesef disiplin hala ceza ile eş anlamlı olarak algılanıyor. Oysa disiplin dediğimiz kavram, çocuk eğitiminin en önemli unsurudur.
Temel amacı, davranışları biçimlendirmek ve dengeli bir yapı oluşturmaktır. Bu amacı gerçekleştirirken de dikkate alınması gereken üç kural vardır:
- Çocuktaki benlik ve özgüven değerini oluşturmak.
- Sevgi, anlayış ve güven duygularını yerleştirmek.
- Başkalarının kişiliklerine ve değer yargılarına saygı göstermek.
Her çocuk kendine özgü davranış kalıpları oluşturur. Her çocuk kendi huy, karakter ve kişilik yapısıyla dünyaya gelir. Çocuklarımız bizim kopyalarımız değildir. Onların bağımsız bireyler olarak yetişmeleri amacıyla bu yönde desteklenmeleri önemlidir.
Unutulmaması gereken en önemli kural çocuk eğitiminde kararlı, destekleyici, yönlendirici ebeveynler olurken, duruma göre esnek davranmak gerektiğinin bilincinde olmaktır.
Çocuklarımızı yetiştirirken sıklıkla uyguladığımız yöntemleri bilmekte fayda var. Hepimiz bunlardan birini veya birkaçını kullanıyoruz.
Hoş Görülü Davranma
Hoş görülü olmak dozu iyi ayarlanmak koşuluyla oldukça yararlıdır. Belli kurallara uyarak çocukların kendi istedikleri gibi davranmalarına imkan tanımak çocuk eğitiminde olması istenen bir tutumdur.
Aşırı Hoşgörülü Davranmak ve Bağımlılık
Hemen her konuda çocuğun bazen kuralları hiçe sayarak istediği gibi davranmasıdır. Çocuklarına karşı aşırı hoşgörü gösteren aileler aslında bencil bireyler yetiştirmektedir. Çocuk kendisine bu kadar düşkün bir ailede istediğini yapabileceğini gördüğünde bu davranışı toplum içinde de uygulamak ister.
Başka insanlarında düşünce ve duygularına önem vermez, isteklerine saygı göstermez. Bu anlamda bencil, sadece kendi istekleri için yaşayan bir birey olarak yetişir.
Baskı Altına Alma
Aile bireylerinden baskı gören çocuk, genellikle çekingen, içe kapalı ve çok duygusal bir kişilik geliştirecektir. Sürekli olarak davranışlarının eleştirileceği endişesiyle her hareketinde çok dikkatli davranır ancak kolayca başkalarının etkisi altında kalabilir.
Bu yapıdaki çocuklar daha kırılgan ve kolayca ağlayan çocuklardır. Büyüdüklerindeki tavırları öncelikle kendisine baskı uygulayan ailesine isyan etmek şeklinde olabilir.
En dikkati çeken özellik, ciddi bir aşağılık duygusu geliştirmesidir.
Aşırı Koruyucu Olma
Gereğinden fazla koruyucu olma, çocuğun kendi başına karar alma ve uygulama konusunda sorunlar yaşamasına sebep olur. Kedisini aşırı koruyan bir ailede büyüyen bir çocuk, güvensiz, alıngan, çabuk kırılan bir kişilik geliştirebilir. Tüm hayatı boyunca da hep birilerine bağlanma ihtiyacı duyabilir.
Reddetme
Birçok nedenden ötürü bazı ailelerde çocuğu reddetme davranışı görülebilmektedir. ’Keşke seni doğurmasaydım’, ‘keşke senin yerine bir kızım / oğlum olsaydı’ gibi sözler çocukta kabul edilmediği, benimsenmediği ve reddedildiği duygularını oluşturur. Hatta bazen bu tip ailelerde çocuğun bedensel ve ruhsal ihtiyaçları göz ardı edilerek, çocuğa karşı olumsuz tavırlar sergilenebilir.
Böyle bir ortamdaki çocuk, başkalarına karşı düşmanca duygular besleyerek büyüyecek; kavgacı, sinirli ve vicdani değerlerden uzak bir birey olacaktır.
Kabul Etme
Aileleri tarafından kabul edilen, benimsenen, ihtiyaç duyduğu sevgi ve ilgiyi görerek büyüyen çocuk, aynı duyguları çevresine de yansıtacaktır. Çocuğun kabul edilmiş olması onun içinde yaşadığı toplumla barışık, uyumlu, dengeli ve mutlu bir birey olmasına zemin hazırlar. Bu davranış biçimini benimsemiş aileler, çocuklarının kişilik özelliklerini ve yeteneklerini gözlemleyerek onu destekler.
Çocuğun Kurallarına uyma
Böyle bir ailede kurallar çocuğun isteklerine göre belirlenir. Her şey onun isteklerine göre şekillenir ve aile de çocuk merkezli bir hayat sürer. Ancak karşılık olarak çocuklarından saygı görme konusunda ciddi sıkıntılar yaşayan aileler de bu tip ailelerdir. Bu davranış biçimini belirlemiş ailelerde yetişen çocuklar zamanla çevresindeki insanlara karşı da hükmetme duygusuyla hareket edebilirler.
Başka insanlardan da kendi istek ve arzularına göre hareket etmesini beklerler.
Çocuklar Arasında Ayrım Yapma
Ebeveynler çocuklarını çok sevmelerine rağmen bazen bilerek ya da bilmeyerek çocuklar arasında ayrım yapabilirler. Buradaki en önemli etken çocuklardaki kişilik özellikleridir. Aile bazen bir çocuktaki uyumlu,itaatkar davranışı öne çıkarır ve diğer çocuklara karşı bunu bir üstünlük gösterisi olarak kullanır.
Ya da diğerlerine göre daha başarılı ve saygılı olan çocuk kayırılır. Daha çok ilgi gören çocuk toplum içinde de aynı ilgiyi görmek ister ancak beklediği biçimde bir karşılık bulamadığında saldırgan ve sinirli bir tutum geliştirebilir.
Kıyaslama
Pek çok ebeveynin bilinçli ya da bilinçsizce yaptığı bir davranış biçimidir. Çocuğunu başka çocuklarla kıyaslamak istenmeyen sonuçlar doğurur.
Oysa bilinmelidir ki her çocuk farklıdır, kendi kişilik yapısı içinde herkesten ayrı ve bağımsız bir bireydir. Her çocuk her şeyi yapmak ya da bilmek zorunda değildir.
Nasıl ki biz aynı anda iyi bir insan, iyi bir sanatçı, iyi bir aşçı, başarılı bir iş kadını ya da adamı değilsek çocuklarımızdan da böyle olmalarını bekleyemeyiz.
Bu kıyaslamayı yapan aileler genellikle mükemmeliyetçi bir tutum içindedirler ve maalesef sonuçlar bekledikleri gibi olmaz.
Ebeveynler tarafından çocuklarını disipline etme konusunda sıklıkla uygulanan iki yöntem vardır:
- Ebeveyn Kazanır, Çocuk Kaybeder:
Bu yöntemde, aile çocuktan bir görevi yerine getirmesini ister. Çocuk karşı çıkar ancak, aile ısrar eder. Karşılıklı inatlaşmaların sonucunda aile çocuğu bir takım yaptırımlarla ya da güç kullanarak tehdit eder. Çocuk istenileni zorla da olsa yapar. Aile kazanmış ama çocuk kaybetmiştir.
- Ebeveyn Kaybeder, Çocuk Kazanır:
Aile, çocuktan bir görevi yerine getirmesini ister. Çocuk karşı çıkar, aile ısrar eder. Çocuk da ısrarcıdır. Aile, çocuğun inadını kıramaz, ısrardan vazgeçer. Çocuğun dediği olur. Burada da aile kaybetmiş çocuk kazanmıştır.
Ancak, doğru olan uygulama bu değildir. Doğru olan, her iki tarafın da kazanacağı bir yol bulmaktır. O da Kazan – Kazan Kuralı’dır.
- Kazan - Kazan Kuralı:
Bu yöntemde amaç, sadece taraflardan birinin dediğinin kabul edilmesi yerine her iki tarafı da mutlu edecek bir yol bulmaktır. Örneğin; giyinirken çocuğa annenin zorla giydirmek istediği bir giysi yerine, iki kıyafet arasından çocuğun seçim yapmasını sağlamaktır. Böylece hem anne zorlanmadan çocuğunu giydirebilecektir hem de çocuk seçimi kendi yaptığı için mutlu olacak ve kendine güveni artacaktır.
Bu yöntemi, bütün çatışmalarda kullanmak mümkündür. Çünkü, her iki taraf da kazanmıştır.
DİSİPLİNDE DOĞRULAR
- Çocuklar,bir ayna gibi her şeyi yansıtırlar, ne görmek istiyorsanız öyle davranmalısınız. Çocuğa yalan söylememesini söylerken, siz de yalan söylemeyin.
Telefonu açan çocuğunuza kendiniz için evde olmadığınızı söyletirken bunun da bir yalan olduğunu unutmayın.
- Kendi deneyimlerini kazanmasına fırsat tanıyın. Hatalar yapmasına izin verin. Çocuk doğruları böyle bulacaktır. Yanlışlar yaptığında sonuçlarıyla yüzleşmesini sağlayın. Davranışlarının neye yol açtığını görmeyen çocuk ısrarla aynı yanlışı yapmaya devam edecektir.
- Yapmasını istediğiniz bir davranış için rüşvet vermeyin ya da tehdit etmeyin. Yemek yeme konusunda sorun çıkaran çocuğunuza ‘yemeğini yersen sana çikolata vereceğim’ türü ifadeler kullanmayın.
- Çocuğunuza önem verdiğinizi her fırsatta hissettirin. Değer verildiğini bilmek, çocuğun kendisini güvende ve mutlu hissetmesini sağlar. Bunu ifade etmenin bin bir yolu vardır. Mutlaka bir gerekçeye ihtiyaç duymayın. Sizin için ne kadar önemli olduğunu, onu ne kadar sevdiğinizi duymak her çocuğun istediği bir şeydir.
Çocuklar çok sevildikleri için değil, tutarsız ilgi ve sevgiden dolayı sorun yaşatırlar.
- Övgü ve sevgi cümlelerini sıklıkla kullanmaktan ve çocuğunuza sarılıp, onu kucaklamaktan çekinmeyin. Sevginizle öğretemeyeceğiniz hiçbir şey yoktur. Bunun için herhangi bir gerekçeye de ihtiyacınız yoktur. Sadece sizin çocuğunuz olduğu için, sadece kendisi olduğu için, onun gibi bir çocuğa sahip olduğunuz için ne kadar mutlu ve şanslı olduğunuzu söyleyebilir, ona sarılabilirsiniz.
- Çocukla ilgili her kararı, anne ve baba olarak ortak alın. Çocuğa karşı aynı kararlı ve tutarlı davranışı sergileyin. Olumlu ya da olumsuz bir davranışta ebeveynlerden birinin gösterdiği tavrı diğeri de desteklemeli. Bir tarafın ‘olmaz’ dediğine diğer taraf ‘bir kere de böyle olsun,bir şey olmaz’ dememeli. Hele hele bunu çocuğun yanında asla dile getirmemeli.
- Olumsuz davranışlar karşısında yaşadığınız duygu durumunu açıkça ifade etmekten çekinmeyin. Kızgınsanız, üzgünseniz, hayal kırıklığı yaşıyorsanız bunu dile getirin. ’Şu an çok kızgınım’, ‘ bu davranışın beni çok üzdü’ gibi.
- Komutlar ya da emirler vermek yerine beklentilerinizi ifade edin. Örneğin; ‘Bu şekilde bağırmak ya da ağlamak yerine benimle konuşmanı tercih ederim’, ya da ‘hemen odanı topla’ yerine, ’bu odayı derli toplu görmek istiyorum’ diyebilirsiniz.
- Küçük yaş çocukları ve ergenlik dönemindeki gençler, öfke nöbetleri yaşayabilirler. Böyle anlarda onunla tartışmak, bağırmak, azarlamak sorunu çözmez. Bir süreliğine olayı soğumaya bırakıp ortalık sakinledikten sonra konuşmayı deneyin. Böyle durumlarda, susmak çözümün ta kendisidir.
- Çocuklar bazen uygulamaya çalıştığınız disipline ve konulan kurallara karşı itaatsiz davranabilirler ve size saygısızca karşılık verebilirler. Böyle durumlarda, olumsuz davranışlarının arkasındaki sebepleri araştırmalısınız.
Çocuğun size karşı geliştirdiği olumsuz tavra aynı biçimde yanıt vermek, kurmaya çalıştığınız dengeyi sarsacaktır.
Bunun yerine, çocuğu yargılamadan ya da bazı yaptırımlarda bulunmadan önce, onu ve isteklerini net olarak anladığınızdan emin olun. ‘Benimle bu şekilde konuşman ve tartışman kararımı değiştirmeyecek. Tavrını değiştirmediğin sürece bu sorunu çözemeyeceğiz gibi görünüyor. Tekrar düşün istersen.’ şeklinde bir konuşma sizin kararlılığınızı ve saygısız tavırlara izin vermeyeceğinizi net olarak ortaya koyar.
DİSİPLİNDE YANLIŞLAR
- Sevginizi ve desteğinizi bir koşula bağlamak. ’Başarılı olursan, yemeğini yersen, beni üzmezsen seni daha çok seviyorum’ şeklindeki koşula bağlı mesajlar vermek. Oysa çocuk kayıtsız şartsız sevildiğini bilmek ister.
- Çocuklarınızı başka çocuklarla kıyaslamak, başkalarını örnek göstermek. Bu tür bir davranış çocuğa beğenilmediğini ve ondan daha iyi birileri olduğu mesajını verir.
- Abartılı beklentiler içinde olmak, mükemmeliyetçi anne baba tutumları. Çocukların yaşından ve gelişiminden daha yüksek beklentiler onların kendilerine olan güvenlerini sarsar.
- Onun adına düşünmek ya da karar almak, onun düşünmesini ve karar almasını engellemek. Yapması gereken işleri onun adına siz planlıyorsanız, ne zaman derslerini yapacağı, ödevlerini ne zaman bitireceği,odasını nasıl toplayacağı gibi işleri onun adına siz düşünüyorsanız, çocuğunuz asla sorumluluk duygusu kazanamaz.
- Olumsuz davranışlar karşısında aşırı tepki göstermek, abartılı cezalar vermek, çocuğu sindirmek ve korkutmaktan başka bir işe yaramaz.
- Küçük yaş çocukları ve ergenlik dönemindeki gençler, öfke nöbetleri yaşayabilirler. Böyle anlarda onunla tartışmak, bağırmak, azarlamak sorunu daha çok büyütür. Çocuklarla bu tip çatışmalara girilmemelidir. Bir süreliğine olayı soğumaya bırakıp ortalık sakinledikten sonra konuşmayı deneyin.
- Sürekli komutlar ya da emirler vermek. Bağırıp çağırarak iletişim kuramazsınız. Otorite kurmak, disiplin uygulamak yüksek ses veya gereksiz çatışmalara girmek demek değildir.
- Çocuğun ihtiyaçlarını ve duygularını görmezden gelmek,duyarsız davranmak. Bu tarz bir yaklaşım çocuğu sizden uzaklaştırır. Aranızdaki iletişin yollarını kapatır.
- Kuralsız ve tutarsız ebeveyn tutumları. Bir gün evet,dediğinize bir başka gün hayır diyorsanız çocuğunuz bir düre sonra sizden gelen uyarıları ciddiye almayacaktır. Oysa çocukların sınırlarını bilmeye ihtiyaçları vardır.
- Çocukların en çok gereksinim duyduğu şey sevgidir. Kayıtsız şartsız sevgiye ihtiyaç duyan çocuklar, sevgi konusunda tehdit edilmemelidir. Sevginizden şüphe duyacağı davranışlar sergilemeyin. Aksi halde asla sağlıklı bir aile ebeveyn-çocuk ilişkisi geliştiremezsiniz.
Disiplin aile kurallarıyla birlikte uygulandığında kalıcı bir etki bırakır. Sağlıklı ve tutarlı bir aile ortamında çok katı kurallara gerek kalmadan, net sınırlar çizilebilir ve çocuklar da tüm aileyi bağlayan kurallara hem saygı,hem de uyum gösterirler. Bütün mesele disiplin uygulamak isteyen ailenin kendi içinde bir disipline ve tutarlılığa sahip olmasıdır.
[2015-07-27]
Bilinçli ya da farkında olmadan sosyal yaşantılarını ve günlük faaliyetlerini ihmal eden, yüz yüze iletişim yerine telefonla konuşmayı ya da mesajlaşmayı ...
Anne babalar çocukların hareketli yapıları nedeniyle sabır göstermekte sıkıntılar yaşarken aslında en temel duyguları, çocuklarını olası tehlikelerden korumak ve doğru yetişmiş sağlıklı ...
Çocuk yetiştirmek anne baba olmanın en önemli sorumluluğu. Binbir hevesle, hayalle ve umutla dünyaya getirdiğiniz çocuğunuzun iyi bir insan olması, vicdan ...
Biz anne babalar ve uzmanlar çocuklarımızı bunca olumsuzluktan ne kadar uzak tutmaya çalışırsak çalışalım onlar internet erişimleri sayesinde istenmeyen pek çok ...