ANA SAYFA » MAKALELER » ANNE & BABA » DİSİPLİNDE HATALI ANNE BABA TUTUMLARI
Disiplin dediğimizde bahsettiğimiz konu aslında çocukların içinde yaşadıkları toplumla uyum içinde yaşamasına yardımcı olacak eğitim sürecidir. Çocuk hem onu büyüten ailesinden, hem çevresel etkenlerden hem de genetik özelliklerinden kaynaklanan tüm öğeleri birleştirerek toplumla kurallarına uygun hale getirir ve ‘norm’lar içinde yani sınırlar içinde yaşamasını öğrenir. Bu öğrenme ve uygulama Sosyalleşme yani Sosyal Birey olma durumudur. Disiplin uygulamak sadece anne babaya ait bir tutum gibi düşünülür ama aslında toplum da kendi kurallarını öğretir, bireyi bu anlamda eğitir ve değiştirir. Zaman içinde sivrilikleri ya da aykırılıkları törpüler. Bu açıdan toplum da kendi disiplin kurallarını dayatır ve bireyi disipline sokar.
Elbette ilk okulumuz evimiz, ilk öğretmenlerimiz de anne babalarımızdır. Disiplin denilen süreç öncelikle ailemizin tutumlarıyla başlar ve sürer. Genel olarak bakıldığında anne baba tutumları olarak belirgin bazı davranış kalıpları görüyoruz.
Ebeveynler tarafından sıklıkla uygulanan iki yöntem vardır:
Ebeveyn Kazanır, Çocuk Kaybeder:
Bu yöntemde, aile çocuktan bir görevi yerine getirmesini ister. Çocuk karşı çıkar ancak, aile ısrar eder. Karşılıklı inatlaşmaların sonucunda aile çocuğu bir takım yaptırımlarla ya da güç kullanarak tehdit eder. Çocuk istenileni zorla da olsa yapar. Aile kazanmış ama çocuk kaybetmiştir.
Ebeveyn Kaybeder, Çocuk Kazanır:
Aile, çocuktan bir görevi yerine getirmesini ister. Çocuk karşı çıkar, aile ısrar eder. Çocuk da ısrarcıdır. Aile, çocuğun inadını kıramaz, ısrardan vazgeçer. Çocuğun dediği olur. Burada da aile kaybetmiş çocuk kazanmıştır.
Ancak, doğru olan uygulama bu değildir. Doğru olan, her iki tarafın da kazanacağı bir yol bulmaktır. O da Kazan – Kazan Kuralı’dır.
Kazan - Kazan Kuralı:
Bu yöntemde amaç, sadece taraflardan birinin dediğinin kabul edilmesi yerine her iki tarafı da mutlu edecek bir yol bulmaktır. Örneğin; giyinirken çocuğa annenin zorla giydirmek istediği bir giysi yerine, iki kıyafet arasından çocuğun seçim yapmasını sağlamaktır. Böylece hem anne zorlanmadan çocuğunu giydirebilecektir hem de çocuk seçimi kendi yaptığı için mutlu olacak ve kendine güveni artacaktır. Bu yöntemi, bütün çatışmalarda kullanmak mümkündür. Çünkü her iki taraf da kazanmıştır.
AİLENİN YAKLAŞIMI
Ailelerin, çocuklarıyla olan ilişkilerinde temel dört tip yaklaşım benimsedikleri görülmektedir.
- Pasif Yaklaşım
- Saldırgan Yaklaşım
- Yönetmeye Odaklı Yaklaşım
- Olumlu Yaklaşım
Pasif Yaklaşım:
Çocuğun, hemen her konudaki davranışlarına olumlu ya da olumsuz ayrımı yapmadan seyirci kalan ailelerin tutumudur. Çocuğun bütün istekleri yerine getirilir.
Saldırgan Yaklaşım:
Çocuğun, ailesi tarafından aşağılandığı, azarlandığı hatta şiddet gördüğü yaklaşım türüdür.
Yönetme Odaklı Yaklaşım:
Çocuğun davranışlarını kendi istediği biçimde yönlendirmek amacıyla her tür duygusal ve psikolojik baskı yoluna başvuran ailelerin tutumu bu başlık altında yer alır.
Ayrıca, çocuk, hep başkalarıyla kıyaslanır ve yetersiz olduğu duygusuyla büyür.
Olumlu Yaklaşım: Çocuğuyla sağlıklı iletişim kurmanın yolunu bilen aile yaklaşımıdır. Bireylerin uyması gereken kurallar net ve belirlidir. Herkes birbirinin sınırlarını bilir, saygı gösterir. Sorumluluk alma ve davranışın sonuçlarına katlanma bilinci vardır. Çatışmalardan uzlaşmayla çıkılır.
HATALI ANNE BABA TUTUMLARI
Anne babalar olarak çocuklarımızı büyütürken en doğru, en sağlıklı olanı yapmaya çalışıyoruz. Ancak bazen ne kadar yanlış tutumlarımız olduğunu gözden kaçırıyoruz ya da umursamaz davranabiliyoruz. Oysa çocuk eğitimi bir insan mühendisliğidir ve uzun bir süreçtir. Bu süreçte sağlıksız olan her adım çok büyük hasarlar bırakabilir. O nedenle hatalı tutumların neler olduğuna bir kez daha bakmakta büyük fayda var.
Sözel ve fiziksel şiddet
Maalesef çocuklarına şiddet uygulayan ve bunu bir eğitim ya da disiplin aracı olarak kullanan aileler hala var. Bütün uyarılara, bütün zararlarına rağmen çocuklarımız önce evde, sonra sokakta ve okulda şiddet görüyorlar. Bir insan yetiştirirken asla uygulanmaması gereken ve çok ciddi yıkımlara yol açabilen bu davranış aslında bunu uygulayanın kişilik sorunlarından kaynaklanan bir durumdur ve maalesef yine pek çok sorunda olduğu gibi sonuçlarına katlanmak zorunda kalanlar çocuklardır. Aynı şekilde sözel şiddet de en az fiziksel şiddet kadar hasar verir ve çocuğun benlik saygısında, kişilik oluşumunda kalıcı hasarlara yol açabilir.
Tehdit
Çocuklara kabul ettirmek ya da yaptırmak istediğimiz en küçük bir davranışta başvurulan bir yöntem olarak tehdit ön plandadır. Korkutarak, tehdit ederek onu sevgimizden mahrum bırakacağımızı, onu terk edeceğimizi, döveceğimizi, onu başkasına vereceğimizi öyle açık bir mesaj olarak veririz ki, bu tehditlerden çocuğun etkilenmemesi ve korkmaması mümkün değildir.
Kıyaslama
Aileler arasında en sık yapılan hatalardan biri de budur. Çocuğu hem başkalarıyla, hem kendi kardeşleriyle kıyaslarız. Oysa her çocuk farklıdır, her çocuğun kendine özgü davranışları vardır.
Hiç kimse bir başkasının kişiliğiyle aynı özelliklere sahip değildir ve olmamalıdır. Farklı olmak demek, farklı beğeniler, farklı ilgi alanları, farklı gelişim özellikleri demektir. Sağlıklı anne baba davranışı, bu farklılıklarıyla çocuğu kabul etmek ve kendi yönünü bulmasına yardımcı olmaktır. Kıyaslama yapılacaksa bile çocuğun kendi özellikleri arasında bir kıyaslama yapılmalıdır. Başarılı olduğu bir konu örnek gösterilerek çok yeterli olmadığı alanlarda da aynı başarıyı gösterebileceğine dikkat çekmek çocuğun kendine olan güvenini artıracak ve pekiştirecektir.
Aşağılama
Eleştirdiğimiz, beğenmediğimiz, bize ters gelen her davranışında çocuğa yönelik ilk tepkimiz onu aşağılamak ve ne kadar yetersiz olduğunu hissettirmek oluyor. Elbette ki anne baba olarak çocuğun doğru yetişmesini, sağlıklı ve güvenli bir birey olmasını sağlayacağız. Bunun için gereken her durumda eleştirilerimizi söyleyeceğiz. Ancak eleştirmek demek,çocuğu aşağılamak,kişiliğine hakaret etmek değildir. Eleştirinin amacı aksayan ya da doğru olmayan yönleri göstermek, bunun yanında güçlü alanlarını öne çıkarmaktır. Güçlü olduğu alanları vurgulamadan yapılan her eleştiri, çocuğu ezmeye ve işe yaramadığını düşünmesine neden olur. Bizim amacımız,korkak,güvensiz ve içe kapanık çocuklar yetiştirmek olmadığına göre tutumlarımızı gözden geçirmek ve yeniden biçimlendirmek daha sağlıklı olacaktır.
Reddetme
Çocuğa aslında istenmediğini, onun varlığıyla ne büyük sıkıntılara girildiğini ifade eden anne babaların da olduğu bir gerçek. Aynı şekilde anne baba ayrılıklarında çocuğu kabul etmemek, sorumluluktan kaçmak, eski eşe olan kızgınlığı çocuğa yöneltmek, yaşanılan sorunların sebebinin çocuktan kaynaklandığını ifade etmek hep bu tip reddedici ebeveyn tutumlarındandır. Özellikle kız çocuk isterken erkek çocuk sahibi olan ya da erkek çocuk beklerken kız çocuk sahibi olan ebeveynlerin tutumları da bu sınıflandırmada yer alır. Çocukların hiçbir etkilerinin olmadığı bu tip olumsuz davranışlar ailelerin sıklıkla uyguladığı psikolojik şiddet türü bir davranıştır ve çocukların gelişimi açısından son derece olumsuz ve ağır sonuçları vardır.
Korkutma
Çocuklara uygulanan bir diğer olumsuz davranış budur. Olur olmaz her şeyle korkutulan çocuklar bir süre sonra kendi başlarına kalamayan, bir yere gidemeyen, kendilerini ifade edemeyen çocuklar haline gelirler ve ağır kaygı bozuklukları yaşarlar. Çocuğu korkutarak eğitmek, disiplin uygulamak mümkün değildir. Korkutma davranışları, çok geniş bir yelpazeyi kapsar. Çocuğu cin, peri, hayalet gibi dinsel bir takım figürlerle korkutmaktan öcü, umacı, vb. gibi pek çok simgeyle korkutmaya kadar gider. Gerçek anlam içermeyen korkularla baş etmek çocuk için çok zordur ve henüz somut, soyut kavramları öğrenememiş çocuklar için ciddi olarak yıkıcıdır.
Aynı şekilde ölüm, terk edilmek, hırsızlar, katiller gibi gün içinde zaten birçok iletişim kanalıyla çocuğun duyduğu, hatta yüz yüze kaldığı kavram ve olaylar çok fazla korkutucudur. Çünkü bunlar gerçektir ve çocuğun bunlardan nasıl korunacağına dair gerçek bir bilgisi yoktur.
Tüm bu bilgiler ışığında hem anne baba olarak hem de yetişkin bireyler olarak çocuklarımızla olan tüm ilişkilerimizde ve konuşmalarımızda çok dikkatli olmak zorunda olduğumuzu bir kez daha vurgulamak isterim.
ÖNERİLER
Disiplin uygularken öncelikle dikkat edilmesi gereken kuralları bilmekte fayda var. Eğitimde daha önce de değindiğimiz gibi birçok şey el yordamıyla ve çevremizden duyduklarımızla şekillenir. Her zaman en doğrusunu bilmek ya da uygulamak çok kolay ve mümkün gözükmese de temel olarak dikkat edeceğimiz bazı püf noktaları vardır.
- Öncelikle iyi bir model olmalısınız. Çocuklar gördüklerini uygularlar, söylenenleri değil.
- Çocuklara sorumluluk duygusunu erken yaşlarda vermeye başlamalısınız. Kendi kendine yemek yemeye çalışan çocuğu teşvik etmek, döküp saçmadan yemek yemeyi öğrenemeyeceğini bilmek gerekir.
- Sorularına tutarlı, net yanıtlar vermelisiniz. Soru soran çocuğa sorusu ne olursa olsun kızmamalı, onu alaya almamalısınız.
- Kurallar koyup ondan bu kurallara uymasını beklerken aynı kurallara önce siz uymalısınız.
- Anne ve babanın görüş birliğinde olması en temel koşuldur. Birinizin ak dediğine diğeriniz kara diyorsa bu çocukta kavram karmaşasına yol açar ve otoritenin kimde olduğu konusunda kafasını karıştırır. Çocuk eğitiminde otorite konusunda anne ve baba olarak eşit derecede söz sahibisiniz.
- Çocuklarınızın yapısını, ilgi alanlarını ve yeteneklerini doğru saptamalı ve bunlara göre davranmalısınız. Çocuğunuz sizin bir kopyanız değildir. Siz öyle istediniz diye bazı şeyleri yapmasını beklemek yanlış olur.
- Çocuktan yeteneklerinin ve kapasitesinin ötesinde sorumluluklar beklemek ve bu yönde çocuğu zorlamak üzücü sonuçlara yol açabilir.
- Sevginizi ve desteğinizi bir koşula bağlamayın. Çocuk kayıtsız şartsız sevildiğini bilmek ister. Olumlu ve olumsuz bütün özellikleriyle sevildiğini bilen çocuklar sağlıklı bireyler olarak yetişirler.
- Özellikle eğitim çağında çocuğu olan aileler açısından bilinmelidir ki hayat sadece ders çalışmaktan ibaret değildir. Çocuklar mutlaka farklı uğraşlar edinmeli, kendine ait zamanı ve uğraşı olmalıdır.
- Aileler çocuk gelişiminin aşamaları olduğunun ve bu aşamalarda nelerle karşılaşabileceklerinin bilincinde olmalılar. Bu bildikleriniz çocuklarınızı büyütürken karşılaştığınız sorunların ne kadarının ciddi, ne kadarının gayri ciddi olduğunu fark etmenizi sağlar.
- Çocuklarınızı asla başka çocuklarla kıyaslamamalı, her bireyin kendine özgü değerleri olduğunu bilmelisiniz.
- Çocukla iletişimde en etkili yol tensel temastır. Ona dokunmak, kucağa almak, öpmek en önemli şefkat ihtiyacını karşılar.
[2015-09-29]
Uzun bir yaz tatili daha bitti ve özellikle ebeveynleri telaşa sokan okul hazırlıkları başladı. Gerek okula yeni başlayanlar için gerekse yeniden ...
Okulların açılmasına birkaç gün kala tüm anne babaları ve çocukları okul telaşı ve heyecanı sarmışken birden bire dehşete düştük. Medya kuruluşlarında ...
Her yaş ve olgunluk düzeyinde uygulanacak disiplin ve kurallar bütünü farklı olmalıdır. Çocukluk çağı, yaş dönemlerinden oluşan bir bütündür.
Çocuğun çevresine karşı tepkili ve ilişkilerinde mesafeli davranıyor olması hemen hemen bütün çocuklarda görülebilen ve çekingenlik ya da utangaçlık olarak bilinen ...