ANA SAYFA » MAKALELER » ANNE & BABA » ERKEN ERGENLİK 2
Erken ergenlik derken, modern hayatın değişmesiyle birlikte çocuklarda ergenliğin ortalama 6-7 yaşlarına kadar indiği bir dönemden bahsettiğimizi vurgulamakta fayda var.
Erken ergenlikte genellikle etkili olan hormonal sorunlardır ve bununla birlikte oluşan fiziksel değişimler, psikolojik belirtileri de beraberinde getiriyor. Bu yüzden ruhsal problemlerin içine kimlik bunalımını da dahil edebiliriz. Çocuklar çok erken yaşta bu değişimlerin nedenlerini bulamadıkları ve kendilerini yaşıtlarına göre farklı hissettikleri için ‘Ben kimim?’ sorusunu kendilerine sorabilirler.
Bu nedenle bu süreçte kimlik bunalımı yaşamaları olağandır.
Erken ergenlikteki değişimlerin sebeplerine baktığımızda genel olarak; genetik, çevresel ve psikolojik sebeplerden bahsedebiliriz.
Genetik Sebeplerde hormonal bozukluklar ve hızlı fiziksel değişimler etkilidir.
Çevresel faktörlerde ise hormonal gıdalar, yanlış ve fazla beslenme, kimyasallara maruz kalma, sosyal medya ve teknoloji bağımlılığı gibi sebepleri sayabiliriz.
Psikolojik nedenlerde ise; aileyle ve arkadaşlarla olan iletişim, karşı cinsle oluşan yanlış ilişkiler, aile bireylerinde var olan psikolojik rahatsızlıklar etkili olabilir.
Ayrıca yazılı ve görsel medyanın etkisi ve çocukların bilgisayar ve internetle çok erken yaşlarda tanışmaları sebebiyle cinsel uyaranlarla her an her ortamda karşı karşıya kalıyor olmaları da çocuklardaki erken ergenliğin psikolojik etkenleri arasında düşünülmelidir. Tüm bu sebepler birbirini etkileyen faktörler olarak erken ergenliğin nedenleri arasında sayılabilir.
Erken ergenlik, her çocukta aynı etkilerle görülmeyen ancak gün geçtikçe daha büyük oranda görülen bir sorundur. Çocukların kimisi fiziksel değişimleri (örneğin; göğüslerin büyümesi, adet görme, kıllanma, sakal çıkması gibi.) daha erken ve yoğun yaşarken, kimisi bunlardan bir ya da ikisini daha geç yaşayabilir.
Bu yüzden bu dönemde öncelikle endokrinolojik analiz çok önemlidir.
Hormonların erken salgılanması da, beraberinde psikolojik sorunları getirir. Çocuklar her açıdan kendilerini başkalarından ayırt edebilir, kıyaslayabilir ve bundan şiddetli rahatsızlık duyabilirler.
Özellikle de cinsel hormonları erken salgılandığında ciddi sorunlar (örneğin; karşı cinse aşırı ilgi, mastürbasyon, cinsel yaşama erken atılma gibi.) yaşayabilir, psikolojik destek almak zorunda kalabilirler. Aynı zamanda özgüven eksikliği, kaygı bozuklukları, depresyon gibi rahatsızlıklar bu dönemde sık görülebilir. Ailelerin bu konuda bilinçli olmaları ve çocuklarını iyi gözlemlemeleri, bu sürecin olumlu yönde ilerlemesini destekleyecektir.
Öncelikle çocuğun gelişiminde dikkat çeken bir farklılık varsa mutlaka çocuk doktoruyla görüşülmeli. Sonrasında ise aile bir çocuk endokronoloji uzmanına yönlendirilmelidir. Eğer zamanından önce fiziksel değişimler yaşanıyorsa mutlaka hormonal bir problem olup olmadığı bilinmelidir.
Erken ergenlik durumundan bahsedildiğinde bu sorunun tek bir uzmanla takip edilecek bir sorun olmadığı aksine çocuk doktoru, çocuk endokronolojisi (çocuk hormon hastalıkları uzmanı), çocuk psikiyatrisi ve psikologdan oluşan disiplinlerarası bir takip gerektireceğini bilmekte fayda var.
Bu süreçte hem çocuğa hem de aileye verilecek psikolojik destek çok önemlidir. Ailenin bir bütün olarak bu süreçte bilinçlenmesi ve sorunla başa çıkmasında son derece yararlı etkileri olur.
Aileler doğru tutumlar hakkında bilinçlenerek çocuklarına destek olabilirler. Çocuklara bu sürecin temelinde neler olduğu açıkça anlatılmalıdır. Çünkü onlar bu değişimin nedenleri konusunda bilgi sahibi olmadıkları için kaygı ve korkuya kapılırlar. Onları rahatlatmak, anlamak ve destek olmak çok önemli.
Sonrasında ise sosyal ilişkileri ve arkadaşları takip edilmeli. Okul hayatındaki sorunlar ve bunların çözüm şekli de çok önemli. Tüm bu noktalar dikkate alınarak ailelerin korkularını çocuklarına yansıtmamaları bu dönemin daha kolay atlatılmasına yardımcı olur. Telaş yaptıklarında çocuklarının daha çok korkmalarına ve umutsuzluğa kapılmalarına sebep olabilirler. Bu da psikolojik rahatsızlıkların oluşmasında etkili olabilir.
Kız çocuklarında erken ergenlik, erkek çocuklarına göre 1-2 yaş daha önce başlayabilir. Hemen hemen tüm ergenlik belirtileri, erken ergenlikte görülebilir.
Kilo alımı, ciltte lekeler, göğüs ve kalçaların büyümesi, ani kıllanma, adet görme gibi fiziksel değişiklerle ve hızlı büyümeyle beraber; depresyon, kaygı bozukluğu, özgüven eksikliği, öfke kontrolü, kimlik bunalımı gibi ruhsal problemler görülebilir.
Erkeklerde de yine aynı psikolojik sorunlar yaşanabilir.
Erken ergenlik yaşayan çocukların akranlarından daha farklı ve hızlı gelişim göstermeleri onların arkadaşlarıyla olan ilişkileirnde sorunlar yaşamalarına yol açabilir. Çocuklar erken ergenlik yaşayan arkadaşlarının fiziksel gelişimleri ile alay edebilirler ve bu durum çocukların hırçınlaşmalarına ve arkadaşlarıyla olan ilişkilerinde çatışmalara yol açabilir.
Bunun dışında bazı çocuklarda içinde bulundukları ergenlik ve gelişme durumunu reddetme, hatta bebekliğe dönüş olarak tanımlanan ve kazanılmış becerilerde gerileme olarak gözlemlenen bazı davranış bozuklukları da ortaya çıkabilir. Tüm bunlar erken ergenliğin psikolojik boyutu olarak görülmeli ve mutlaka destek alınmalıdır.
Günümüzde hayatın hızlı değişimi ve gün geçtikçe farklılaşması hepimizin bildiği bir gerçek. Özellikle de besinlerde hormonal katkıların olması büyük bir tehdit olarak karşımıza çıkıyor. Beslenme şekilleri tamamen değişen çocukların büyüme süreçleri de değişiyor. Doğallıktan tamamen uzak, katkılı, kimyasallara maruz bırakılan yiyecekler çocukların gelişimini olumsuz etkiliyor. Aynı zamanda gereğinden fazla ve proteinli beslenme de gelişimin hızlanmasına sebep oluyor.
Günümüzde çocuklarda en sık yaşanan sorunlardan bir diğeri ise teknolojik araçlara olan düşkünlük ve internet kullanımı. Özellikle de sosyal medya. Tüm bu medya organlarında çocuklar yaşlarına ve gelişimlerine uygun olmayan şeylerle karşılaşıyorlar ve bu da psikolojik sorunların artmasına yol açıyor. Temelde bu iki sebep, erken ergenliğin artmasına neden oluyor.
Toplumumuzun ergenliğe olan bakışı ve tutumu konusunda kesin bir sınır çizmek doğru olmaz, genel olarak önyargılı bir toplum olduğumuz söylenebilir. Çocuklar uyumsuz ve agresif davranışlar gösterdiğinde öncelikle onları anlamak yerine direkt olarak çözülmesi gereken bir sorun gözüyle bakıyoruz. Çocuk yetiştirmede disiplin çok önemli, disiplinin de olmazsa olmazlarından biri çocuklarımızı anladıktan sonra onları yönlendirmektir. Dinlemeli, düşünmeli ve sonra çözüm seçenekleri bulmalıyız. Hatta çözümü doğrudan sunmak yerine çocukları kendi çözümleri bulmaları konusunda desteklemek en doğrusu. Ne yazık ki Türkiye’de pek az ailede bu süreç işliyor. Aileler ya çocuklarına aşırı tepki gösteriyor ya da onların oyuncağı haline geliyor ve ne isterlerse yapıyorlar. Genellikle çocuk merkezli aileler olduk, oysa doğru olan; çocukların koşulsuz saygı ve sevgi gördüğü, kuralların anne baba tarafından konulduğu ebeveyn merkezli aileler olmaktır.
Erken ergenlikte çevresel faktörler, belirtilen tüm fizyolojik faktörler kadar etkili. Çocuklar eskiye göre daha zor şartlar ve beklentiler içerisinde yetişiyor.
Okul ödevleri ve sınavlar, eğitim yarışı, başarı ve kariyer isteğinin daha küçük yaşta başlaması erken ergenlikte depresyon, kaygı bozukluğu, obsesyon gibi psikolojik sorunlara yol açabiliyor. Bununla birlikte aile ve yakın çevreyle olan ilişkiler, olumsuz yaşam olayları da erken ergenlikte psikolojik sebeplere yol açabilecek çevresel faktörlerden.
Erken ergenliğin bir gelişim sorunu olduğu gözönünde bulundurulmalı ve olabildiğince erken müdahalede bulunmalıdır.
[2017-06-16]
Aylardan Haziran. Baharın sonlarındayız ama yazın ayak sesleri duyuluyor aynı zamanda. Bu ay içinde belki de en önemli gün, Babalar Günü. ...
Günümüzde özellikle sosyal medya kullanımının yaygınlaşması ile birlikte geçmişten beri sıklıkla yaşanan çocuk istismarı vakalarını çok sık duyuyoruz. Son dönemlerde iyice ...
Gençlerin özellikle ergenlik döneminde meraklı ve dışa dönük bir yapı sergilediklerini biliyoruz. Bu yaşlar aynı zamanda 'çete çağı' olarak bilinir ve ...
Bir çocuk büyütmenin ne kadar zor olduğunu ve bu zorlukların zaman zaman daha da ağırlaştığını hepimiz biliriz.Çocuklar özellikle 3 yaşına kadar ...