Günümüzde kadınların iş hayatı içinde giderek daha fazla yer almaları,çocukların daha erken yaşlarda,okul öncesi kurumlarla tanışmalarına yol açtı.Bu durumda,gelişen teknoloji ve iletişim imkanları nedeniyle daha bilinçli ve zeki çocuklar yetiştiren anne babaların da etkisi büyük.Yapılan araştırmaların ortaya koyduğu çok önemli bazı sonuçlar var; ilkokul yaşını beklemeden 3-6 yaşlar arası bir ana okuluna devam eden çocukların çevreleriyle daha kolay iletişim kurdukları, daha uyumlu ve sosyal bireyler oldukları anlaşılmış durumda.Bu araştırmalarla anlaşılan belki de en önemli konu ise, beyin ve zeka gelişiminin neredeyse %90-95 oranında ilk altı yılda tamamlandığı oldu.
Bu sonuçlar çocukların hayatlarının ilk yıllarında bir okul öncesi eğitim kurumuyla tanışmalarının ne kadar önemli olduğunu da net bir biçimde ortaya koyuyor.Bu bilgiler ışığında bir anaokulunda ne gibi özellikler olmalıdır ve aileler nelere dikkat etmelidir gibi sorulara yanıt aramak doğru olur.
Okul öncesi yaşlar dediğimizde bir çocuk için aslında en önemli dönemden bahsediyoruz demektir. İlk Çocukluk Dönemi olarak bilinen bu dönem 0-6 yaşları kapsar ve hem aile için hem de çocuk için bilinenin ötesinde bir önem taşır. Çocuklar dünyaya geldikleri andan itibaren inanılmaz bir hızla çevrelerinde gördükleri ve duydukları her şeyi öğrenerek hafızalarına kaydederler.
Oysa aileler küçük bebeklerin bir çok şeyi algılamadıklarını, çevrelerinde olup bitenlerin farkında olmadıklarını düşünürler ve bu düşünceyle birlikte çok önemli bir yanlış yaparlar.Çok küçük bile olsalar çocuklar çevrelerindeki her şeyin farkındadırlar ve beyinleri sürekli olarak kayıt halindedir.İşte bu nedenle her yaştaki çocuklar için ama özellikle okul öncesi dönemdeki çocuklar için eğitim ciddi olarak önemlidir.Sürekli bir gelişme halinde olan beyinlerine doğru ve sağlıklı bilgi akışı sağlamak zorundayız.
Okul öncesi bir eğitim kurumuna devam eden çocuğun bilişsel gelişiminin,böyle bir şansı olmayan akranlarına göre kesin olarak daha ileride olduğu biliniyor.Yine yapılan araştırmaların ortaya koyduğu sonuçlara göre böyle bir eğitim kurumuna devam eden çocuklar hem zihinsel hem de psikolojik olarak çevresiyle uyum içinde yaşayan bireyler olark yetişiyorlar.Üstelik fiziksel olarak da akranlarına göre daha güçlüler.Bu fiziksel olarak güçlü ve dayanıklı olma konusu oldukça ilginç.Genellikle aileler çok sık hasta olacakları korkusuyla çocuklarını topluca yaşanılan ortamlara sokmaktan çekinirler .Oysa bu tür okul gibi ortamlar bu açıdan çok önemli bir işleve sahiptirler.
Çocuklar okula başladıklarında evet,çok sık hastalanırlar ama bu hastalıklara karşı da direnç kazanırlar.İlk okula başlayana kadar vücut bu savunma mekanizmalarını oluşturur ve aslında pek çok çocuk hastalığını bu yaşlarda geçirmiş olurlar.Dolayısıyla da ciddi olarak eğitim hayatları başladığında bu tür çocuk hastalıkları nedeniyle uzun sürelerle okuldan uzak kalmak gibi bir sıkıntı yaşamazlar.okul öncesi eğitimin çok fark edilmeyen böyle bir yararı daha vardır.
ANAOKULUNA BAŞLAMA YAŞI
Günümüzde, özellikle büyük şehirlerde ailelerin daha bilinçli davrandıklarını ve çocuklarını ilkokul yaşı olan 6’yı beklemeden kreş,yuva ve anaokulu düzeyindeki kurumlara gönderdikleri görüyoruz.Bu eğitimin çocukların gelişimine olan katkıları yadsınamaz. Önerimiz bir çocuğun çok zorunlu şartlar olmadığı sürece en az 2.5-3 yaşına kadar annesinin yanında kalmasıdır. Önce yarım günlük oyun gruplarıyla başlayarak bir eğitim kurumuna devam etmesini sağlamak ve sonrasında tam güne geçmek çocuğun uyumunu kolaylaştırması bakımından önemlidir.
Bilindiği gibi okul,bir çocuğun ailesi dışındaki ilk toplumsal ve sosyal çevresidir.Bu çevrede öğreneceği yeni bilgiler ve kazanımlarla çocuk yetişkin yaşlarda karşılaşacağı sorunları çözme becerisi de kazanacak ve kendisine özgü başa çıkma yöntemleri geliştirecektir.
Üstelik okul öncesi eğitim alması bir çocuğun okul sendromu olarak bilinen ve pek çok çocuğun sıkıntı yaşamasına neden olan bazı sorunları yaşamadan okul hayatına geçiş yapmasını kolaylaştıracaktır.Okul öncesi eğitim süreci boyunca bir çocuk motor ve ince kas gelişimi olarak oyun etkinlikleriyle beraber yavaş yavaş kalem tutmayı,makas kullanmayı, bilinçli olarak resimler çizmeyi öğrenecek ve ayrıca sosyal bir varlık olmanın bilincine de sahip olacaktır.
Psikolojik olarak da,
• arkadaşlarıyla paylaşmayı,
• uyum içinde ve beraber hareket etmeyi,
• karar almayı,
• sorunlara çözüm üretmeyi,
• muhakeme yapmayı
• bir birey olarak kendisi olmayı öğrenecektir.
İşte bütün bu faydaları nedeniyle son yıllarda eğitim konusunda yapılan her vurgu ‘7 çok geç’ sloganıyla verilir.Gerçekten de 7 çok geçtir ve bir çocuğa ne verilecekse ilk çocukluk dönemi olan 0-6 yaşlar arası verilmelidir.
Okulun fiziki ve sosyal koşulları da çok önemlidir.Özellikle ilk defa bir eğitim kurumuyla tanışacak olan çocuk için okul seçimi,bundan sonraki eğitim hayatını doğrudan etkileyecek bir seçimdir.Okulun eve olan yakınlığı, anne babanın olabilecek acil durumlarda okula ulaşmalarını kolaylaştırması bakımından öncelikli olarak dikkate alınması gereken bir tercih olmalıdır.Anaokulu çocuklarının sıklıkla hastalanmaları ya da bazen ufak tefek sorunlar yaşamaları,okulla ve öğretmenlerle yakın ilişki içinde olmayı gerektirir.
Dolayısıyla eve yakın bir okul seçmek hem çocuğun takibi açısından hem de yollarda servis araçlarında uzun zaman harcayıp çocuğu yormamak bakımından oldukça önemlidir.
Okulların malzemeleri ya da binanın gösterişli olması, o okulda kaliteli eğitim verildiği anlamına gelmiyor. Kaliteli malzemeler elbette çok önemli ama aynı kalitenin çocukların eğitimine ve doğrudan doğruya varlıklarına da yansıtılması şart.Bunu anlamanın yolu çok iyi gözlem yapmak ve araştırmaktan geçiyor.Çok uzun araştırmalara gerek yok,sadece birkaç gün okulda biraz zaman geçirmek,öğretmenlerle konuşmak, okuldaki çocukların öğretmenlerle olan ilişkilerini gözlemlemek bile yeteri kadar fikir sahibi olmak için yeterli olabilir.
Okulla ilgili anne babaların beklentileri ve öncelikleri her aile için değişkenlik göstermekle beraber ortak bazı koşullar aranmalıdır:
• Deneyimli ve çocuk gelişimi alanında eğitimli öğretmenler,
• Okulda mutlaka bir psikoloğun bulunması,
• Öğretmen, idareci ve veli işbirliğine açık bir tutum
• Okulda kullanılan araç gereç, kitap gibi malzemeler
• Okulun bulunduğu yer ve binanın durumu,
• Okulda farklı faaliyetler için uygun sınıfların olması,
• Temizlik konusundaki özen,
• Çocukların farklı yaş gruplarına uygun olarak farklı sınıflarda eğitim görmeleri,
• Çocukların yaş ve gelişim düzeylerine göre eğitim almaları,
• Yemekhane ve tuvalet gibi özel alanların temizliğinde titiz davranılması,
• Okuldaki güvenlik tedbirlerinin alınmış olması,
• Çocukların servisle taşınmaları halinde mutlaka araç içi öğretmenlerinin bulunması,
• Küçük yaş grubu çocukların daha az sayıda öğrenciden oluşan sınıflarda eğitim görmesi.
Bu maddeler öncelikle dikkate alınması gereken konular olarak özel bir ayrıcalığa sahipler. Ayrıca okul binasının çok katlı olması halinde merdivenlerin ve balkonların güvenliğine uygun şekilde bir yapılanma olup olmadığı da mutlaka incelenmelidir.
Okul öncesi eğitim kurumları çocukların gerçek hayata hazırlandıkları ilk eğitim kurumlarıdır. Bununla beraber bu dönemde çocuklara yönelik verilecek bütün eğitimler oyun ağırlıklı olmalıdır.Sınıf düzeni içinde bir ders olarak verilecek eğitimlerin hiçbirisi cazip değildir ve aksine çocuğu okuldan soğutacak en önemli yanlıştır.
Okulun çocuğun zekasına doğrudan etki eden bir süreç olduğunu düşünerek, tüm eğitimlerin oldukça uzmanlaşmış bir ekip tarafından tamamen bilimsel eğitim materyalleri kullanılarak yaş ve gelişim düzeylerine uygun olarak verilmesi gerektiği göz önünde bulundurulmalıdır.
Çocukların okula başladıkları ilk günler, en fazla ilk bir iki hafta boyunca bir alışma evresi yaşayacakları, bu dönemde zaman zaman sorunlar yaşayıp, ebeveynlerine de yaşatacakları beklenebilir.Ancak bu alışma süreci uzarsa anne babaların durumu tekrar değerlendirmesinde fayda var.Ya çocuktan ya da okuldan kaynaklanan bazı sorunlar olabilir ve eğer sorun tespit edilip çözüme kavuşturulmazsa, seçilen ana okulu ne kadar iyi olursa olsun yarardan çok zarar getireceği bilinmelidir.
Ana okulu seçimi kolay gibi düşünülse de o kadar hafife alınacak bir karar ve seçim değildir.Çok dikkatli ve bilinçli olmayı gerektirir.
[2013-08-12]