Modern hayat bize pek çok nimetle beraber çok fazla da külfet getirdi.İhtiyaçlarımız arttıkça evdeki masraflar da artıyor ve artık ailede tek kişinin çalışması bütün masrafları karşılamada yetersiz kalıyor.Gelişen teknolojiyle beraber iletişim imkanlarının da sınır tanımadığı çağımızda yeni olan her şeyden haberdar oluyoruz.İhtiyacımızın da ötesinde özeniyoruz.Her şeyin en iyisine sahip olmak istiyoruz. Sahip olmak istediklerimiz artıyor,hayat şartları giderek zorlaşıyor.Üstelik kadınlarımız aldıkları eğitimi çalışma hayatında kullanmak istiyorlar.Bu da artık annelerin de iş hayatında yer almalarını getiriyor.
Çalışan Kadın Olmak
Kadınlar çalışmaya başladıklarında pek çok yükün de altına giriyorlar bir bakıma.Daha önceden var olan sorumluluklar ve görevler iki katına birden çıkıyor.
Ev içi düzenden sorumlu olmak,
Bir eş olarak yapılması gerekenler,
Bir çalışan olarak yükümlülükler,
Bir anne olarak sorumluluklar,
Çalışan bir anne olmanın getirdiği suçluluk duygusu gibi bir çok sorunla ve duyguyla baş etmek zorunda kalan kadın her şeyin ötesinde anne olmasının verdiği hassasiyetle karmaşık duygular yaşamaktadır.
Çalışma hayatının içinde yer almak elbette ki olumlu bir tutumdur.Alınan eğitimlerin karşılığında bu eğitimlerin gereğini yapmak ve hayatın,üretimin içinde olmak kadının ruh halini de çok olumlu etkiler.Bunun yanı sıra eğer doğru programlama yapılamazsa çok ağır sorunlulukların altına girmek yarardan daha çok zarar da getirebilir.Özellikle bazı durumlarda ‘Süper Anne Sendromu’ diye bilinen bir sağlık sorunuyla karşı karşıya kalabilirler.
İyi bir eş,
İyi bir ev kadını,
İyi bir iş kadını,
İyi bir anne olmak bazen kadınları o kadar bunaltır ki ciddi psikolojik sorunlarla uğraşmak durumunda kalabilirler.Bu kadar çok iyi şeyi bir arada yapabilmek gerçekten zordur ve kadınlar genellikle mükemmeliyetçi davranmaktan vazgeçmezler.
Çalışan Anne Olmak
Çalışmak hayat şartlarının giderek zorlaşmasından dolayı zaten yeterince ağırdır ancak bir kadın aynı zamanda anneyse çalışan bir kadın olmak daha da zordur.Normalde düşünülecek şeyler sadece kadın olarak belki bazı sınırlar içerisinde kalabilirken anne olunca durum son derece sıkıntı verici olabilir.Söz konusu çocuklar olduğunda her an beklenmedik kötü sürprizlerle karşılaşılabilir. Gün içinde gelen telefonla çocuğunun ateşinin çıktığını ya da okulda sorun yaşadığını öğrenmek bir annenin paniğe kapılması için yeterlidir.
Anne olmak demek kötü sürprizlere asla hazırlıklı olmamak demek,
Anne olmak demek hayatınızın tam orta yerinde yer alan yavrunuza gönüllü olarak yönetimi teslim etmek demek.
Anne olmak demek,her şeyden ve herkesten önce canınızdan can verdiğiniz bir başka varlığa hayatınızı adamak demek.
Anne olmak demek çocuğunuzun en iyi şekilde yetişmesini sağlamak demek.
Çalışan anneler hem evle hem de işle ilgili olarak ciddi sorumluluklar taşımakla birlikte asıl sorumluluk çocuklara karşı hissedilir.Hatta bazen bu sorumluluk annelerde bir başka olumsuz duyguyu beraberinde getirebilir:Suçluluk.
Suçluluk Duygusu
Çalışan anneler çok iyi bilinir ki çocuklarına vakit ayırmakla ilgili olarak genellikle sorunlar yaşarlar. Bu sorunlarla başa çıksalar da çıkamasalar da ağırlıklı olarak yaşanan duygu panik ve suçluluk duygusudur.Özellikle çocuklarının doğumundan kısa süre sonra işe dönmek zorunda kalan annelerin yaşadığı duygu durumu budur.Tam tersi bir biçimde çocuklar doğduğunda çalışmayan ama sonra çalışmak zorunda kalan annelerde de bu duygu gelişmektedir.
Elbette zamanının çoğunu çocuğuyla geçirmek varken işe başlamak ve uzun sürelerle çocuklardan ayrı kalmak çok sevimli bir durum değildir.Ancak gerekliyse bu duyguyla başa çıkmanın yollarını bulmak gerekir.
Çalışan annelere baktığımızda yaşadıkları sorunlar;
Annenin işten eve dönüşünde trafik yada yoğun çalışma saatleri nedeniyle ortaya çıkan gecikmeler ve buna bağlı stres.
Eve dönüşlerde önceliğin alışverişe ve yemek pişirmeye verilmesi.
Bu sürelerde çocukla yeteri kadar ilgilenilmemesi.
Eve dönen annenin aslında kendisinin de çok yorgun olması ve dinlenme için fırsat bulamaması.
Genellikle annenin yükünü paylaşacak insanların sadece çocuk bakımıyla ilgileniyor olmaları ve ev düzeninde bütün yükün yine annenin sorumluluğunda kalması
Çocukların yetiştirilmesi sırasında ve ev içi görevlerde babanın çok aktif olarak rol almaması.
Kadının işi konusunda yerine getirmesi gereken yükümlülüklerin çok ciddiye alınmaması ve gerekirse işten ayrılmasının bekleniyor olması.
Burada kadına yüklenen bütün görevlerin dışında asıl verilen mesaj ‘iyi bir anne ol,gerekiyorsa çalışma’ dır.Ama koşullar nedeniyle çalışmak zorunluysa bu defa anne suçluluk duygularıyla mücadele etmek zorunda kalır.
Zamanı İyi Yönetmek
Çalışan bir annenin en büyük takıntısı çocuğuna yeterince zaman ayıramadığını düşünmesidir.Bu düşünceyle suçluluk duyguları geliştirebilir.Çalışmakla çocuğuna ait olan, çocuğunun hakkı zamanı ondan çaldığına inanır.
Bir kadın aldığı eğitim doğrultusunda iş hayatı içinde yer aldığında aslında müthiş bir kendine güven, doyum, üreten bir birey olmanın verdiği hazzı yaşar.Buna karşılık çalışmayan bir kadın ise, diplomasının hakkını verememenin sıkıntısıyla ve üzerine yüklenen rutin ev işleri nedeniyle çoğu zaman gergin bir ruh hali içindedir.Bu gerginliği de zaman zaman olumsuz biçimlerde çocuğuna yansıtabilir.Bilinç altında çalışamamasının nedeni olarak çocuğunu görmektedir.
Bazı durumlarda annelerin yaşadıkları suçluluk duygusunu kendilerince telafi etmek amacıyla çok fazla hediye aldığı ve çocuğuna veremediğini düşündüğü zamanı ve sevgi boşluğunu bu şekilde doldurmaya çalıştığı görülür.Aynı şekilde bu suçluluk duygusu içinde çocuğunu aşırı şımartan, her istediğini yapan, çocuğun kaprislerine boyun eğen anneler olduğu da bilinmektedir.Oysa, çocuğun istediği ne şımartılmak, ne de sınırsız hediyelerdir.Onun istediği sadece annesiyle zaman geçirmek ve birlikte olmaktır.
Annenin ev işi yaparken, yemek pişirirken çocuğuyla konuşması ve onun yanında bulunmasına izin vermesi bile aslında bir beraberliktir.Bu süre boyunca, birbirleriyle sohbet etmek, gün içinde yaşadıklarını paylaşmak çocuk açısından yeterli ilgilenilme duygusunu sağlar.
Aslında, burada bütün mesele zamanı yönetebilmek ve iyi kullanabilmektir.Programlı davranabilen bir anne, çalışsın yada çalışmasın zamanı doğru kullanmasından dolayı yaşantısının genelinde oldukça verimli olacaktır.Özellikle çalışan anne için zamanı yönetebilmek çok önemlidir.Böylelikle çocuğuna, eşine, kendisine, evine ve işine yeterli ve gerekli zamanı ayırabilecektir.Programlı yaşamayı benimseyerek uygulayabilen bir anne, çocuğuyla ve çevresiyle olan ilişkisinde,
gereksiz gerginliklerden,
çatışmalardan,
yorgunluğunun ve sıkıntısının nedeni olarak başkalarını görmekten,
kendini yetersiz ve güçsüz hissetmekten,
olumsuz duygu durumlarından uzak olacaktır.
Öneriler
Çalışan annelerin çocuklarına yeterince zaman ayırma konusunda önemli olan, ne kadar zaman değil nasıl zaman geçirildiğidir.Çocuklar açısından birlikte geçirilen zamanın süresi önemli değildir. Beraber paylaşılan zaman süresince birlikte yapılan etkinlikler ve paylaşımın kalitesidir.
Örneğin işten eve gelen anne, yemek yapma telaşındayken, kendisiyle ilgilenmesini isteyen çocuğuna, ‘git başımdan, çok işim var’ demek yerine, çocuğunu mutfakta yanına alarak onun bir takım faaliyetler yapmasına fırsat verip kendisi de sözel olarak ilgilenerek aslında bir çeşit aktif katlımda bulunmuş olur.Bu durumda çocuk, hem annesiyle birlikte olup hem de kendisiyle ilgilenildiğini hisseder.
Anne çalışsın ya da çalışmasın, çocuklar sevgi kadar disipline de ihtiyaç duyarlar.Çocuk büyütürken, zaman zaman sınır çizmeli; kendilerine ve çevrelerine saygı duyan; toplum kurallarına uyum gösteren çocuklar yetiştirmek amacıyla bazı kurallar konulmalıdır.Aşırı hoşgörü gösterilerek her istediği yapılarak büyütülmüş çocuklar ileride uyum ve davranış sorunları yaşayan bireyler olacaktır.
Beraber olmak demek, birlikte ders yapmak, onun ödevlerine yardım etmek demek değildir. Bu konu, genellikle aileler tarafından beraber bir şeyler paylaşmak gibi görünse de yanlış bir düşüncedir.Çocukla birlikte olmak özellikle onun seveceği bazı faaliyetleri, resim yapmak, spor yapmak, oyun oynamak, beraber bir film izlemek, parka ya da alış verişe gitmek gibi özel olarak paylaşılan aktiviteleri beraber yapmak demektir.Ödev ya da ders bu sayılanlardan farklı bir eylemdir ve akşama kadar annesini özlemiş bir çocuk karşısında bir öğretmen değil bir anne görmek ister.
Ailelerin yaptığı bir başka yanlış ise, çocuklarıyla zaman geçirmeyi bir iş olarak görmek ve bunu bir koşula bağlamaktır: ‘Ben gelmeden önce ödevlerini bitirirsen seninle oyun oynarım.’ gibi bir yaklaşım bu işi görev olarak gördüğünüzü ve aslında çok da hevesle yapmadığınızı hissettirir.Ebeveynlere ve özellikle annelere önerilerimiz şunlar olacaktır:
Çok zaman değil kaliteli zaman paylaşmak.
İş sonrası çocuğa düzenli zaman ayırmak ve onunla birebir zaman geçirmek.
Çocuğun sevgiye ve ilgiye ihtiyaç duyduğunu bilerek aşırı hediyeden kaçınmak.
Çalışan annenin çalışmasından kaynaklanan zaaflarını çocuğun koz olarak kullanmasına izin vermemek.
Ailenin kendine özgü kuralları olduğunu çocuğa hissettirmek.
Suçluluk duygusuyla çok da katı davranmadan disiplinsiz davranışlara göz yummamak.
Her aile ve şartları kendine özgüdür.Çocuklarıyla ilişkilerinde de ailesel özellikler önemlidir.Ancak, çocuk eğitiminde kararlı, kurallı ve ilgili aile olmanın yolu çocuklara zaman ayırmakla birebir ilişkilidir.
[2012-11-14]
Olaylar ya da durumlar karşısında hepimizin belki de yıllar önce oluşturduğumuz bazı yargılarımız vardır. Bunlar Kalıp yargılar ya da Ön yargılar ...
Hayatını sadece çocuğuna adamış bir kadın bir süre sonra beklentilerinin dışında giden her şeye karşı aşırı tepkili, her şeyin en mükemmelini ...
Birçok insan farkında değildir ama aslında tam bir iş koliktirler. Özel hayatlarında ya da sosyal yaşamda olmadıkları kadar aktif ve mutlu ...
Değişim iyi bir şeydir evet ama hazırlıklı olarak karşılayabilirsek ve uyum gösterebilirsek daha iyidir. Sağlığımızla ilgili bozuklukların sebebi de genellikle uyum ...