Olaylar ya da durumlar karşısında hepimizin belki de yıllar önce oluşturduğumuz bazı yargılarımız vardır. Bunlar Kalıp yargılar ya da Ön yargılar olarak bilinirler. Çocukluğumuzdan itibaren çevremizin,ailemizin etkisiyle bilincimize yerleşirler. Bir de deneyimlerimizi eklediğimizde hem kendimizi hem de ilişki içinde olduğumuz insanları yerleştirebileceğimiz yargılarımız kazanılmış olur ve zaman içinde hemen hemen her konu ya da durum için kullanılmaya hazır hale gelirler. Üstelik bu yargılar toplumun değer yargılarına göre de çok çabuk taraf değiştirebilirler. Bir reklam, bir söz, bir düşünce ya da bir öğüt yeni yargılar oluşturmamızı veya var olanların yön değiştirmesine sebep olabilirler. Örneğin bir ülke halkı hakkında daha önce olumlu bir fikre sahipken,yakınlarımızın birinin yaşadığı olumsuz bir olay bizim de o halk için son derece olumsuz düşünceler geliştirmemize yol açabilir.
Greather Idobo Falls Bilim Fuarında bir lise öğrencisi,yöre halkını hazırladığı bir projeyi imzalamaya davet eder. Delikanlı dihydrogenmonokside adlı maddenin kullanımının tümüyle yasaklanmasını,buna olanak bulunmaması durumunda ise maddenin, çok sıkı bir şekilde denetlenmesini istemektedir.
Söz konusu maddenin zararlarını,duvarlara astığı afişte de açıklamaktadır:
1-Yoğun kusmalara ve terlemelere neden olabilir.
2-Doğaya büyük zararlar veren asit yağmurlarının ana unsurudur.
3-Gaz biçimine dönüşmüş durumuyla,çok ciddi yanıklara neden olabilir.
4-Kazara solunması,ciğerlere dolması ölüme yol açar.
5-Erozyonun önemli nedenidir.
6-Otomobil frenlerinin etkinliğini azaltır.
7-Ölümcül kanser tümörlerinin tümünün içinde bulunduğu saptanmıştır.
Bir saat içinde tam 50 bilim fuarı meraklısı kişi,delikanlının kampanya açtığı bölümü gezmiş, 43 kişi, bu maddenin yasaklanması isteğini şiddetle desteklediklerini bildirmiştir. Sadece 6 kişi kararsız kalmıştır.
Yalnızca bir kişi, yasaklanması istenen dihydrogenmonokside in H2O olduğunu, yani yaşamın can damarı SU dan başka bir şey olmadığını söyler.
Delikanlının bu projesi, 'Ne kadar kolay aldatılabiliyoruz?' konulu yarışmanın birincisi ilan edilir.
Delikanlı 'kolayca saptırılmış, ama bilimsel tümceciklerle kişilerin nasıl yanlış koşullandırılabileceklerini göstermek istedim' diyerek insanların tepkilerinin,düşünce ve yargılarının nasıl değiştirilebileceğini ortaya koymuştur .
Bir söz vardır: Gördüklerinin yarısına duyduklarının hiçbirisine inanma der. Her duyduğunuz doğru değildir ve hatta genellikle yanıltıcıdır. Bildiğimiz su bile ne kadar farklı yorumlara yol açıyor. O zaman öncelikle ve acilen önyargılarınızı ve olaylara bakış açınızı gözden geçirin. Mümkünse de değiştirin. Hani her mevsim evlerde bir temizlik başlar ya. Şimdi siz de duygularınızda,değer yargılarınızda bir temizliğe başlayın. Dip köşe bucak ne varsa, hangi kavramların arkasına saklanmış olurlarsa olsunlar hepsini elden geçirin, hepsini temizleyin. Hepsini...
Bize gereken önyargılar değil,hoş görüdür.Katı kurallar değil,anlayıştır. Yargılayıcı olmak değil, affedici olmaktır. Özellikle insanların bir tebeşir parçası gibi birbirini yok ettiği, ezip geçtiği,can aldığı bu dönemde
.
Stres dediğimiz duygu durumunun olaylara bakış açımızla ve onları anlamlandırma biçimimizle doğrudan ilgili olduğunu hatırlatmak isterim.
[2013-12-06]