Toplumları toplum yapan ve onları diğer topluluklardan ayıran sahip oldukları bazı değerler vardır.Biz bu açıdan bakıldığında birbirine bağlı hatta bağımlı sayılabilecek bazı değerlere sahibiz.Bazen çok eleştirdiğimiz,kendi kendimizi yerden yere vurduğumuz bize özgü kültürel faktörler olarak hayatımızın her anına girmiş bazı değerlerdir bunlar.Örneğin genellikle Avrupa ülkelerinde bir çocuk 18 yaşına geldiği anda tam bir yetişkin olarak kabul görür ve kendi başının çaresine bakması beklenir.Bunun için teşvik edilir.Oysa bizim için 18 yaş demek hala çocuk demektir ve özellikle anneye karşı ciddi bağımlı olması beklenir.Nereye gideceğini,hatta gidip gitmeyeceğini bile,kaçta döneceğini,seçeceği arkadaşını ailesine bildirmek ve izin almak zorundadır.Bu izin de ilginçtir. Çocuklarımız evlense bile anne babalar olarak onların hayatlarına karışma hakkını kendimizde buluruz. Gençlerin kendilerine karşı sorumlu olmaları gerekirken biz onları bize karşı da sorumlu hale getirmeye bayılırız.
Yine bize özgü kız erkek ayrımı vardır mesela,kızsan bazı şeyleri yapamazsın,eve geç gelemezsin, erkek arkadaş seçemezsin.Ama iyi yemek yapmayı,kadın olmayı bilmelisin.Bu yönde eksik kalmamalısın.
Erkeksen hemen her tür çapkınlığa göz yumulur ve elinin kiri denilerek görmezden gelinir. Hatta o elinin kiri olan kız için de ‘aman canım,hafif bir kızmış’ denmesi de bizim için çok normaldir.Oysa o el kiri olan kızlar da hepimizin çocukları gibi bir aile kızıdır.
Kızımız olunca namus bekçiliği yapacağımıza erkeklerimizi de o kızlar gibi dikkatli ve duyarlı olma konusunda eğitebilseydik ne iyi olurdu.
Son yıllar bilmem farkında mısınız ama değerlerimizi hızla yitirdiğimiz yıllar oldu. Komşumuzun hakkını gözetmez olduk.Biz demekten vazgeçtik,hepimiz bencilliklerimizle yapayalnız kaldık,kocaman kalabalıklar içerisinde.Paylaşmayı unutalı yıllar oldu.Hatırladıkça utançtan yerlerin dibine girmekten beter oluyorum.
Oysa biz saygılıydık önceden.Selam verirdik birbirimize.Mahallenin bekçisini,çöpçüsünü bilirdik ve selamlardık.
Şimdi eski filmlerde kalmış bir klasik olan ‘bahçe içinde şirin evlerimiz’ vardı.Onları yıkıp yerine apartmanları dikince sözüm ona kalabalıklaştık ama aslında kalabalıklar içinde küçücük insancıklar olduk.Bize ne oldu? Hiç soruyor musunuz bu soruyu kendinize?
Bize giydirilmeye çalışan Batılılaşma elbisesi bize biraz büyük geldi ya da içine sığamayacağımız kadar küçük kaldı.Biz ne Batılıyız şimdi ne Doğuluyuz.Hiçbir yere ait olmak zorunda olmadan sadece kendimiz olsaydık yeterliydi ama bize dayatılan şablonlara sığmaya çalışınca elde olan ne kadar değerimiz varsa yok ettik.Çünkü o değerleri de bir kalıba sokamadık.Bize özgü olan değerlerimize uygun kalıplar da yoktu elimizde.
Aile ilişkilerimize ne oldu,ne oldu küçüklük,büyüklük kavramlarımıza?Ne oldu kendi yerini ve haddini bilmeye?
Şimdi herkes her şeyi biliyor,herkes uzman ama aslında herkes boş beyinlerle dolaşıyor. Televizyonlar bizi öylesine uyuşturdu ki,düşünebiliyor musunuz eşlerimizi bile programlarda milyonların önünde seçiyoruz. Önceden bu işler bir mahremiyete sahipti ve usul erkan bilen büyüklerin önderliğinde yapılırdı.Sonra ‘ aman görücü usulü ‘ diyerek küçük gördüğümüz yöntem şimdi televizyonlarda olunca sanki çok yeni ve değerli bir şeymiş gibi kıymete bindi. N’oldu hakikaten bize?Noldu ahlaki değerlerimize?
Şarkılı,türkülü ve bol dedikodulu programların önünden kalkabilsek,biraz çevremize bakabilsek,nasıl içler acısı haldeyiz belki göreceğiz ama buna da izin yok.Bütün değerlerimizin içi tek tek boşaltıldı.
Biraz haber programı izlemeye kalksanız ruh sağlığınız bozulur.Herkeste inanılmaz bir şiddet eğilimi,herkes kin dolu,herkes birbirine ama önce kendine düşman.Artık aile içi anlaşmazlıklar mahkemelerde bitmiyor, taraflardan birinin ölümüyle kanla bitiyor.
Düz yolda iki araba birbirine değse,basit bir kaza bir anda katliama dönüşüyor.Artık 5 TL için insanlar ölüyor, insanlar birbirini öldürüyor.
Biz toplum olarak yok olmak üzereyiz.Bu yozlaşma için kim ne yapıyor bilen var mı?
Kriz geçirten bir kriz yaşıyoruz artık nasıl bir krizse? Biz doğru düzgün ne zaman refaha çıkmıştık acaba?Ne zaman gelişmiş ülkeler seviyesine ulaşmıştık?
Yok oluyoruz ve yok olmamız için gereken her şey mevcut.Ancak bizi biz yapan değerlerimizi yitirmişiz ve işimiz bundan sonra daha zor…
Gençleri ve çocukları bundan sonra çok zor yıllar ve zor bir gelecek bekliyor. Bütün değerlerini yitirmiş bir toplumun tutunacak dalı kalmamış kuşakları onlar.Ne zamandan beri böyle düşünüp duruyorum:Bize ne oldu?
[2013-06-17]