Ülkemiz için en önemli tarihlerden biridir 29 Ekim.Yıkılmış bir imparatorluktan bir Cumhuriyetin doğduğu tarihtir.Kanla,canla,terle yazılmış bir tarihin muhteşem imzasıdır.Tarihimizde 30 Ağustos’un,23 Nisan’ın,19 Mayıs’ın önemi tartışılmaz olarak büyük anlam ifade eder. Bu tarihler bizim Milli Bayramlarımızdır. Ülke olarak, toplum olarak,birey olarak bağımsızlığımıza giden yolların yapı taşlarıdır.
Milli ve dini bütün bayramların aynı zamanda çok önemli bazı işlevleri vardır:Derinlemesine düşünüldüğünde bireyi toplumlu uyumlu hale getiren,olumlu bir takım alışkanlıkların yerleşmesine ön ayak olan,paylaşma ve dayanışma kültürü oluşturarak toplumların sosyal toplumlar olmalarının yolunu açan kavramlar ve günlerdir.
Bayramların kendilerine has bir takım özellikleri vardır ve bu özelliklerin toplum bilinci olarak yerleşmesinin önemini biliyoruz.
Çocuklarımıza bu bilincin oluşmasında model olacak ve ona millet sevgisini,vatan ve bayrak sevgisini,insan sevgisini aşılayacak olanlar da bizleriz.Bunun için en ideal zamanlar işte bu milli bayramlardır.
Biz yetişkinlerin mutlaka bir bayram yerine,geçit törenlerine gitmişliği vardır.Ya da bir çoğumuz okul gösterilerinde yer almışızdır.
İstiklal Marşımızda,50.Yıl Marşımızda,10.Yıl Marşında duygulanmayan kimse var mıdır? Hepimizin göğsünü gururla kabartan bu anları ve yaşadığımız duyguları çocuklarımıza da hissettirmek zorundayız.
Günümüzde belki iletişimin bu kadar yaygın olmasının da getirdiği bir sonuç olarak büyük merkezlerde düzenlenen törenlere katılımın eskisi kadar yoğun olmadığını görüyoruz.Bir çoğumuz evinde televizyon başında izlemekle yetiniyor bayram törenlerini.
Çocuklarımızın gözünde bayram günlerinin okulların kapalı olduğu sıradan bir tatil günü olmasının önüne geçmek ve onlara milli birlik ve beraberlik duygusunu vermek, ülke, vatan,bayrak sevgisini ve bilincini kazandırmak bizim görevimizdir.
Oysa son yıllarda bayramların bir takım özelliklerini yitirdiğini görmek üzücü. Geleneklerimizin eski önemini kaybettiğini ve değerlerimizin hızla değiştiğini görmek hoş değil.Kültürlere ve toplumlara değer katanın sahip oldukları gelenek ve görenekleri olduğunu unutmamak lazım.Bu amaçla yapılacak pek çok şey var aslında.
Öncelikle değerlerimize ve kültürümüze sahip çıkabiliriz.Bayramlar ve diğer bütün özel günler bizi biz yapan önemli günlerdir.Bu amaçla bütün dini ve milli bayramlarımıza sahip çıkmak da kendi geçmişimize, yaşadığımız bu topraklara olan borcumuzdur.Bu günlere ait geleneklerin yaşatılması ise bizlerin sahip çıkmasıyla mümkün olabilir.Çocuklarımıza bazı alışkanlıkları kazandırmak nasıl önce bizim uygulamamız ve onlara model oluşturacak davranışlarda bulunmamızla gerçekleşebilirse burada da önce bizim bazı değerlere sahip çıkmamız ve geleneklerimizin korunmasına ve yaşatılmasına da özen göstermemiz gerekiyor.Çocuklar yaşamadıkları,görmedikleri,bilmedikleri hiçbir şeyi uygulayamazlar.
Örneğin, milli bayramlarımızda kaç kişi çocuğunu alıp meydanlara gidiyor?Tam anlamıyla kanla sulanmış bu ülkeyi bize bırakan insanlar için nasıl bir tören yapıyoruz ya da yapılan hangi törenlere katılıyoruz?Çocuklarımıza ne anlatıyoruz?
Bizler geçmişimizle ve kültürümüzle pek çok değere sahip olduğumuzun farkında bile olmayan çocuklar yetiştirmek istemiyorsak,
• Büyüklerimizden gördüğümüz değerlere sahip çıkmak
• Milli ve dini bayramlarımıza ait gelenekleri uygulamak,
• Çocuklarımıza kültür değerlerimizi tanıtmak ve sevdirmek,
• Önce uygulayarak,sonra eğiterek çocuklarımıza doğru örnekler oluşturmak
• Önce birbirimizle sonra çevremizdeki insanlarla iyi ilişkiler geliştirmek,
• Toplumsal ve sosyal faaliyetlerde bulunmak ve desteklemek,
gibi pek çok konuda çalışmalar yapmak bu değerlerimize sahip çıkmak zorundayız.
29 Ekim bizim tarihimizin yazıldığı gündür ve o güne uygun bir şekilde yaşatılmalı, anılmalı,kutlanmalıdır.
[2013-10-29]