ANA SAYFA » MAKALELER » GÜNCEL YAZILAR » ÇOCUKLARIN CAN GÜVENLİĞİ KİMLERE EMANET
Yer, İstanbul Avrupa Yakasında yeni açılmış devasa bir alışveriş merkezinin çocuk eğlence merkezi. Ortalıkta rengarenk oyuncakların cazibesine kapılmış çocuklar heyecan içinde oradan oraya koşuyorlar.
Hafta sonu kızıma zaman ayırmanın keyfiyle biz de anne kız çok mutluyuz. Doğal olarak kızım da bu oyuncaklardan birine binmek istiyor. Çiçek şeklinde olan ve çevresinde bir salıncağın döndüğü oyuncağı gösteriyor kızım. Ben de kızımı kucaklayıp salıncağa bindiriyorum, öndeki zinciri bağlamasına yardım ediyorum ve jetonu atıyorum.
Oyuncak çalışıyor, dönüyor, dönüyor,süre bitiyor ve oyuncak duruyor. Bu arada kızım inerken ayakları yere ulaşmadığı için hemen önde bulunan ve dönen arabaların olduğu alanı çevreleyen metal korumalığa elini değiyor. Ben bir adım önde bekliyorum. Birden kızım çığlık atarak ‘elim acıdı’ diye bağırmaya başlıyor. Sanıyorum ki, salıncaktan inerken elini parmaklığa sertçe çarptı ve bundan dolayı parmakları acıdı. Kızıma bakıp ‘olur öyle şeyler’ diyorum ama o arada kızım ciddi ciddi ağlamaya başlıyor, ‘ anne elektrik çarptı beni ‘diyor.
Bu sözlerle nutkum tutuluyor. ’Nasıl elektrik çarpar kızım, olmaz öyle şey diyorum ama bir yandan da kızımın elini dokundurduğu metal parmaklığa bakıyorum ve asla yapılmaması gereken şeyi yapıp gayri ihtiyari ben de dokunuyorum. Elektrik falan yok, ‘gördün mü kızım’ diye bir de nasıl çarpılıp ölmediğimi gösterircesine söyleniyorum. Ama kızım kararlı ve ısrarlı bir şekilde ağlamaya devam ediyor ve elektriğin eline ne yaptığını hareketiyle anlatıyor. ’Parmaklarım böyle titredi’ diyor.
Çocuklar artık elektriği ve elektrik çarpmasını biliyorlar. En azından ben ve kızım sık yaşadığımız için biliyoruz. Zira yürüyen merdivenlerdeki statik elektrik nedeniyle ufak kıvılcımlar çıkaran minik çarpılmalar yaşıyoruz. O çarpmalarda gülüp geçiyoruz ama burada bahsettiğimiz elektrik 220 voltluk bir akım ve eğer böyle bir şey varsa hepimizi yakıp kavuracak güçte bir şiddete sahip.
Kızımın ağlamaları ve söyledikleri kanımı donduruyor, sol elinin parmaklarına bakıyorum, dört parmağında parmak uçları kıpkırmızı. O ana kadar inanamadığım şey o anda inanılır oluyor ve beni küçük çaplı bir şoka sokuyor. Kızımı eğlensin diye getirdiğim oyun merkezinde elektrik çarpıyor. Merkezin görevlisi iki kişiye sizin bu oyuncağınızda elektrik kaçağı var, kızımı çarptı dediğimde sanki uzaydan gelmiş biri gibi bana bakıyorlar ve alaylı bir ifade ile 'olmaz öyle şey' diye geçiştiriyorlar.
O sırada oğlum ve eşim karşıdan bize doğru gelip durumu anladıklarında hep beraber bahsedilen oyuncağın başına gidiyoruz. Görevli personel de aynı benim yaptığımı yapıp oyuncağa çıplak elle temas ediyor. Bu sırada hem takındığı yüz ifadesiyle,hem tavırlarıyla, hem de ses tonuyla ukalalık yapıyor. ’Olur mu öyle şey hanımefendi, biz sürekli bakım yapıyoruz, bu oyuncaklar asla elektrik kaçırmaz’ diyor.
Bir yandan da bahsi geçen parmaklığa dokunuyor ve evet gerçekten de çarpılmıyor. Görevli ukalalık yapmaya devam ediyor ‘ bakın gördünüz mü elektrik yok’.
Ardından kızımı bindirdiğim salıncağın metal zincirine dokunuyor ve sürpriz! Oyuncak, personeli silkeleyip atıyor. Görevli personeli elektrik çarpıyor.
Büyük bir şok ve derin sessizlik… ’Aaaa, bu oyuncak elektrik kaçırıyor ya’.
Derhal oyuncağın fişi çekiliyor, üzerine ‘Bakım yapılıyor’ yazısı konuluyor. Çarpılan personel ve arkadaşları oradan oraya koşuşturuyor.
Evet, o oyuncak, benim kızımı ellerimle bindirdiğim, zincirini bağlamasına yardım ettiğim o oyuncak elektrik kaçırıyormuş. Kızım gözümün önünde ölebilirdi, onu oraya oturtan ben de ölebilirdim. Bizim o sırada oyuncağın metal malzemesine dokunmamış olmamız ve kızımın ayaklarının yere değmiyor oluşu, elektrik devresinin tamamlanmasını engellediği için çarpılmadık ama kızım yere inmek için önündeki diğer oyuncağın metal parmaklığına dokununca devre tamamlandı ve kızım çarpıldı. Bu çarpılmada elektrik akımı muhtemelen çok şiddetli değildi, yoksa bu yazıyı yazamıyor olurdum ve yine muhtemelen gazetelerde her gün benzerini okuduğumuz bir habere konu olurduk.
İnsan başına gelmeyince gerçekten anlamıyor aslında ne derece büyük tehlikelerle iç içe yaşadığımızın. Daha önce oyuncak kazaları duymuştum ama elektrik kaçağını duymamıştım. Biz bizzat yaşamış olduk.
Kızımı elektrik çarptıktan sonra eğlence merkezinin müdürüyle görüştük ve bin bir tane mazeret dinledik. Diğer olaylarda olduğu gibi bu olay da böyle geçiştirildi.
Biz ölmemiş olmamıza şükrederek evimize döndük.
Şimdi ben olaydan bu yana düşünüyorum. Gönül rahatlığıyla gittiğimiz ve çocuklarımızı götürüp oyuncaklara bindirdiğimiz bu oyun ve eğlence merkezleri gerçekten gönül rahatlığıyla gidilecek yerler midir?
Bu merkezler kimler tarafından kiralanır, kiraya verenler ve kiralayanlar kimlerdir?Hangi şartlara sahip olmaları beklenir? Bunun bir standardı var mıdır? Bu yerler kimler tarafından denetlenir? Hangi sıklıkla denetlenir? Denetim esasları nelerdir?
Yani denetim yapılıyorsa bile hangi koşullarda denetlenir ve neleri yerine getirmesi beklenir? Oyun merkezinin kapısında denetim yapan kurumun ya da kuruluşun bir bildirisini gören var mıdır mesela?
Yani ‘ Bu merkez, şu firmanın denetimindedir, en son şu tarihte denetlenmiş ve aşağıdaki koşulları yerine getirdiği saptanmıştır.’ Şeklinde bir bildiri yazıp, altına da sorumlu denetmenlerin adı ve denetim merkezinin yeterlilik belgesi, sicil numarası gibi resmi bir bildiri gören var mı?
Ben hiç denk gelmedim ve aslında daha önce bu konuyu hiç böyle düşünmedim. Ama söz konusu olan sağlık ve çocuklarımız olunca, üstelik böyle ciddi bir tehlike atlatınca bu konuda daha titiz olmamız gerektiğini düşünüyorum. Bundan böyle kızımı böyle bir merkez götürmeyi ise hiç düşünmüyorum. Güvenliğinden emin olmadan siz de götürmeyin derim. Bazı olumsuzluklar yaşanmadan tedbirli olmak lazım. Kızıma bir şey olduktan sonra alınacak hiçbir önlem benim için anlamlı olmayacaktı.
Mesele kayıplar yaşanmadan gerekli önlemi alabilmekte, çocukların ve bizim can güvenliğimize karşı sorumlu davranabilmekte…
Bu hafta aslında başka bir konuyu ele almıştım ama hafta sonu yaşadığımız bu olay, konuyu değiştirmeme neden oldu.
Çocuklarımızın can güvenliğinden daha önemli hiçbir şey yok.
Lütfen siz de duyarlı olun, güvenliğinden emin olmadığınız oyuncaklara ve oyun, eğlence merkezlerine gitmeyin. Sorun, soruşturun, önce siz öğrenirseniz de bildirin bu konuda sorumlu olması gereken yerleri, sorumlu davranan merkezleri, bu merkezleri denetleyen kuruluşları buradan duyuralım.
[2015-06-02]
K Kuşağı ve 2000 sonrası doğan çocukları tanımladığım Tekno-Dijital Kuşak, sanal ortamlarda yer alarak kendilerini var etme ve duygu ve düşüncelerini ...
Gençlerin özellikle ergenlik döneminde meraklı ve dışa dönük bir yapı sergilediklerini biliyoruz. Bu yaşlar aynı zamanda 'çete çağı' olarak bilinir ve ...
Mutluluk her insanın peşinde koştuğu, hatta ömrünü adadığı bir duygu durumu, bir iyi hissetme hali aslında. Mutluluk bulunabilen bir şey mi, ...
Yüzyılların hikayesidir, kadın ve erkek arasındaki ilişki. Üstelik bu ilişki genellikle araya giren başka insan ya da faktörler nedeniyle hep ...