SERAP DUYGULU

ANA SAYFA  »  MAKALELER  »  GÜNCEL YAZILAR   »  İÇİMİZDEKİ ÇOCUK

İÇİMİZDEKİ ÇOCUK

İçimizdeki Çocuk
Özellikle 3-5 yaş arası çocukları olan anneler bilirler,çocuklarla yürürken onların adım başı durduklarını, çevrelerinde gördükleri her canlıya,hayvanlara,bitkilere karşı inanılmaz şekilde tepki verdiklerini,ilgilendiklerini görürsünüz.Uçan bir kuşu ya da koşan bir köpeği görmekten çok mutlu olurlar.
Biz yetişkinler çocukları çekiştirmesek,’ hadi,geç kalıyoruz’ diye yürümeye zorlamasak,orada durup dakikalarca o hayvanı,bitkiyi izleyebilirler,mutluluk çığlıkları atmaya devam edebilirler.Çocuklar aslında tam anlamıyla mutlu oluyorlar,gördükleri herşeyin,her anın tadını çıkarıp keyif alabiliyorlar.
Hatta bizim görmediğimiz, gözümüzün önünde olduğu halde fark etmediğimiz her ayrıntıyı onlar ilk bakışta fark edebiliyorlar.Çevrelerinde olup biten herşeye karşı daha duyarlılar.Biz ise onlardan gelen her tür tepkiyi anında geri çeviriyor, erteliyoruz.
Fark ettikleri şeyleri gördüğümüzde ‘Çocuklar nasıl da dikkatliler’ deyip, işimize gelmeyen durumlarda ‘ aman çocuk işte’ diyerek geçiştiriyoruz.
Oysa bütün ayrıntı bu ince çizgide saklı.Gözümüzün önünden akıp giden hayatın gerçek anlamda farkına varan,tadını alan,keyfini çıkaran da çocuklar işte.Biz yetişkinler, bütün çiçeklerimizi dökmüşüz,bütün canlılığımızı yitirmişiz aslında.Mekanikleşmişiz.Hep bir yerlere yetişmek,hep bir şeyler yapmak zorundayız. Bitirilmesi gereken işlerimiz var ve o işler hiç bitmiyor.
İçimizdeki Çocuk yok oluyor,ölüyor.Kendi çocukluğumuzu yok ettiğimiz yetmiyormuş gibi kendi çocuklarımızın ışıltısını da yok ediyoruz.Yaşama sevinçlerini fark etmiyoruz.Gözümüze sokarcasına çığlık çığlığa mutlu olmalarını bile engelliyoruz.

Halbuki bütün uzmanlar,bütün düşünürler ‘İçimizdeki Çocuğu’ ortaya çıkarmamızı söylüyorlar son yıllarda. Bizse modern hayatın hızına yetişmeye çalışırken içimizdeki çocuğun adımları kısa kalıyor belki de hızımıza yetişmeye.Fark etmek istemiyoruz ne kadar güzel bir hayat akıp gidiyor bedenlerimizin bir milim dışında başlayan ve sonsuzluğa uzanan.
Önce çocukluk bakışlarımızı yitirdik biz.Tertemiz bakışlarımızın yerini, korkak,ürkek hatta bazen saldırgan, kızgın,bezmiş,güvensiz bakışlar aldı.Kızgınız çünkü hayat bütün beklediklerimizi sunmadı, işler planladığımız kadar kolay olmadı.Korkuyoruz çünkü,kapının dışında nelerle karşılaşacağımızdan emin değiliz.Komşumuza güvenemiyoruz,arkadaşlarımıza güvenemiyoruz. Çocuklarımızı yetiştirdiğimiz ortama güvenemiyoruz. Bezginiz,güvensiziz,çünkü yarının neler getireceğini bilemiyoruz.Yarınımızla ilgili endişelerimiz var.
Saldırganız çünkü,psikolojik ya da fizksel şiddete uğruyoruz.Hem televizyon kanalları yoluyla tanık olduklarımız,hem de bireysel olarak yaşadıklarımız adalet duygularımızı yaralıyor,hasar alıyoruz.
Kime güveneceğimizi şaşırmışken bir de uğradığımız zararların nasıl telafi edileceği konusunda ciddi endişelerimiz var.
Hemen hemen her gün bir olumsuzlukla karşılaşıyoruz.Bu kadar yoğun ve peşpeşe yaşanan sorunlardan sonra bize mutluluk verecek şeyleri de görmez oluyor gözlerimiz.Hala görebilecek kadar çocuk kalanlarla da alay ediyoruz,onları hayatın ağır değirmeninde öğütüp yok etmesi için biz de farkında olmadan çaba harcıyoruz aslında.
Bizden önceki kuşaklara sorsak emin olun onlar da aslında benzer sorunlardan, endişelerden, yaşamın getirdiği kaygı ve sıkıntılardan bahsedeceklerdir mutlaka.Hatta onlar savaş yıllarından,yokluklardan, imkansızlıklardan da bahsedeceklerdir..
Onlar da bizleri,çocuklarını yetiştirirken epeyce zorluklar yaşamış,pek çok sıkıntılara katlanmışlardır.Biz o günleri bilmiyoruz, hatırlamıyoruz,hatırladığımız sadece çocukluğumuzun anıları. Oyunlarımız,arkadaşlarımız,arkadaşlıklarımız oluyor hatırlananlar genellikle.Aradaki fark,içimizdeki çocuğun hissettikleri,hayata bakışı ve her andan alınan hazdır aslında.Fark bu kadar basit ve bu kadar büyüktür.
O küçücük çocukların kocaman bir hayata karşı takındıkları tutumlardan hepimizin çıkaracağı dersler var.

Kaçımız bahçedeki çiçeklerin rengini biliyor, kaçımız,işyerinin önündeki yolda çiçek açmış ağaçlardan haberdar,kaçımız, göçmen kuşların geldiğini fark etti?
Aramızda kaç kişi baharın geldiğini,bütün doğanın çiçeğe durduğunu gördü? Oysa içinize dönseniz,içinizdeki çocuğa sorsanız o bu yanıtları biliyor, o her şeyi görüyor?
İnanmıyorsanız sağlamasını yapın,küçük çocuklarınıza sorun.Onları çocuk oldukları için sevdiğiniz kadar,hep çocuk kalabilmeleri için dua edin.O çocukluk ölürse bir daha yerine gelmez, unutmayın.

Dışarı çıkın,baharı koklayın,dokunun,görün…Daha kaç baharımız kaldığını bilmiyoruz,her baharın ve her anın tadını çıkarın….Ama önce bulabilirseniz içinizdeki çocuğu da yanınıza alın.

[2013-04-18]


Paylaşım:

BU YAZILAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR:

karar-ver-689

KARAR VER

Mutluluk hediye edilmez, elle tutulmaz, yoktan var edilmez, mutluluk satın alınmaz. Mutluluk vardır ve sadece hissedilir! Karar ver! Mutlu musun, yoksa ...

narsizm-713

NARSİZİM NEDİR?

Adını mitolojik bir öyküden alan ve günümüzde çok sık kullanılan bir terim olan Narsizm en net anlamıyla Kendini Beğenmişlik hastalığıdır. Genellikle kendine ...

yeni-yil-yeni-hedefler-238

YENİ YIL YENİ HEDEFLER

Her yeni yıl yeni başlangıçlar demektir.Her yılbaşında gelecek yıla ait bazı planlar ve gerçekleşmesi hedeflenen programlar belirlenir ve bu amaçlara ulaşmak ...

deprem-1058

DEPREM PSİKOLOJİSİ

Depremin düşüncesi bile korkutucudur, özellikle bizim gibi depremle ilgili kötü anıları olan ülkelerde deprem olasılığı insanlar için önemli bir kaygı sebebidir. ...


MAKALELER
MAKALELER

Çocuk&Ergen, Yetişkin, Aile, Eğitim, Anne&Baba ... konulu makaleler.

VİDEOLAR
VİDEOLAR

Video arşivi, TV programları...

FOTOĞRAF GALERİSİ
FOTOĞRAF GALERİSİ

Sunum, seminer, söyleşi, eğitim çalışmalarımıza ait fotoğraflar.

BİZDEN HABERLER
BİZDEN HABERLER

Ne zaman neredeyiz? Bizi bu köşeden takip edebilirsiniz?

BASINDA BİZ
BASINDA BİZ

Bizimle ilgili basında yer alan haber, makale ve görseller...

2024. Site içeriğinin telif hakları SERAP DUYGULU'ya aittir.

Avinga | XML