ANA SAYFA » MAKALELER » GÜNCEL YAZILAR » KEŞKE
İkimiz de yeni evliydik. O, çok yakın aile dostumuzun oğluyla evlenmiş, aileye gelin gelmişti. Aileler tanışıp yakından görüştüğü için benden 5-6 yaş küçük olmasına rağmen biz iyi arkadaş olduk. Sık sık bir araya geldik.
Oğlumun doğumundan tam üç ay önce o ilk çocuğunu, oğlunu dünyaya getirdi. Çocuklarımız akrandı, her tür etkinlikte, Taksim'deki 23 Nisan şenliklerinde beraberdik. Sonra ben yeniden iş hayatına döndüm, o ikinci oğlunu dünyaya getirdi. Arada yine görüşüyorduk ama o kadar sık değildi artık.
Derken ben doğup büyüdüğüm mahallemden ayrıldım, başka bir semte taşındım. Benden birkaç yıl sonra o da başka bir yere. Artık görüşemez olduk, arada bir haberlerini aldım. Sanırım 4-5 yıl kadar sonra birdenbire boşandığını öğrendim. O zaman aradım telefonla. 'Ne oldu?' dedim. 'Bilmiyorum, bir gün çocuklarla eve geldim, kapı duvardı, kendi evime giremedim' dedi. 'Eşim, evdeki eşyaları boşaltmış, anahtarları değiştirmiş, cama satılık tabelasını asmış ve gitmiş.' dedi. 'Sonrasında yüz yüze bile gelmeden, tek celsede ve hiçbir şey talep etmeden boşandım' dedi. İnanılmaz bir olaydı, onları tanıyan herkes şok geçirdi.
Bu olaydan birkaç yıl sonra, annemle karşılaşmışlar, iş kurduğunu söylemiş, kartını verip, onu mutlaka aramamı istemiş. Annem kartı bana getirdi, ben de onu aramak, halini hatırını sormak yerine o kartı bir kenara koydum, arada bir aklıma geldiğinde de 'birazdan ararım, yarın ararım, bir ara ararım' dedim ve aramayı hep unuttum.
Yaklaşık iki yıl kadar sonra, bir akşam televizyonda haberlerde 'genç iş kadını hayatını kaybetti' cümlesinin öznesi olduğunu gördüğüm ana kadar da aklıma gelmedi. Öğrendim ki ciddi ve ağır bir hastalık süreci yaşamış ve hastalığına yenilmişti. Yaşadığım vicdan azabı inanılmazdı.
Çocuklarını düşündüm, dağılan yuvasını düşündüm, dimdik duruşunu, anılarımızı, geçmişi düşündüm ve hep, arayıp iki dakika da olsa konuşacak kadar zaman ayıramamış olmamdan pişmanlık duydum.
Görüşebilmiş olsaydım, 'acaba yardımım dokunabilir miydi, acaba moral verebilir miydim, acaba bir şeyler değişir miydi?' sorularıyla ve kendi kendime yaşadığım iç hesaplaşmalarla dolu birkaç yıl geçirdim.
Derken, geçtiğimiz yıl bayramda, 1974 yılında rahmetli olan dedemin Eyüp Sultan'daki mezarlığını bulup ziyaret etmek istedim. Bu kadar eski tarihlerde vefat etmiş insanların yattıkları yerleri bulmak kolay olmuyor maalesef. Yol geçmiş oluyor, yıkılmış oluyor, dönüşüm oluyor.
Sevgili eşimle beraber mezarlığa gittik ve ikimiz iki ayrı koldan dedemin mezarlığını ararken, yolum 'keşke arasaydım, keşke halini hatırını sorsaydım' diye düşünüp keşkelerle boğuştuğum arkadaşımın kabrine çıktı. Dedemin mezarını o gün bulamadım, iki hafta üst üste gitmek zorunda kaldım ama yüz yüze görüşemediğim arkadaşımla orada buluştum. İnanılmaz bir andı. Arkadaşımla orada vedalaştım. Yaşadığım bu olay bir kez daha bazı şeylerin asla telafisi olmayacağını anlamamı sağladı.
Ve o günden itibaren elimden geldiğince, yapabildiğimce hiçbir görüşmeyi ertelememeye, herkese ve her şeye az ya da çok zaman ayırmaya çalışıyorum. Bir 'merhaba' demek, 'nasılsın?' diye sormak, varlığımızdan sevdiklerimizi mahrum bırakmamak o kadar zor olmamalı. Başkalarına ayırdığımız zaman kadar az ya da çok kendimize de zaman ayırmak gerek. Hayatın giderek daha yorucu olan akışında, yanından bakmadan geçip gittiğiniz bir çay bahçesinde mola vermek, bir çay içmek, soluklanmak, kendinizle kalmak, koşuşan insanları, telaşeleri ve akıp giden yaşamı izlemek gerek.
Çünkü bunları yapmak için bir daha zaman bulamayabilirsiniz. Bıraktığınız ve 'görüşürüz' dediğiniz insanları bir daha göremeyebilir, o çayı içemeyebilir, gittiğiniz yerden dönemeyebilirsiniz.
Sevdiklerinize onları ne kadar sevdiğinizi söyleyemeyebilirsiniz.
O yüzden lütfen hiçbir şeyi ertelemeyin.
Çünkü ertelediğiniz hayatın ta kendisidir. Binlerce 'keşke'yle geri getiremezsiniz...
[2021-01-14]
Neden bir anne ve bir kadın olarak bu kadar anlayışsız olduk, neden bu kadar umursamaz hale geldik? Kendi çocuğumuz için istediğimiz ...
Gündüz kuşağının önemli simgelerinden biri haline gelen evlilik programları bireysel ve toplumsal ruh sağlığı açısından ciddi sorunlar içeriyor. Bilindiği üzere bu ...
Elbette her zaman olduğu gibi bu tip olaylardan en çok çocuklar etkileniyor. Öncelikle güven duygusunu kaybediyorlar. Sürekli olumsuzluğun olduğu ve yaşandığı ...
Fiziksel herhangi bir neden yokken, kişi sürekli yemek yemek istiyor ve aşırı kilo alıyorsa Duygusal Açlık yaşadığı düşünülmelidir. Duygusal açlık fiziksel açlıktan ...