Hayatı kolaylaştırmak amacıyla kullandığımız ya da öyle olması gereken kredi kartları uzunca bir süredir hayatımızı zora sokan etkilerinden dolayı eleştiri oklarının hedefi haline gelmiş durumda.
Ekonomik olarak zaman zaman aşırıya kaçan harcamaların aileleri ciddi anlamda sıkıntılara soktuğunu ve kontrolsüz harcamalara yol açabildiğini uzunca bir süredir konuşuyoruz. Ailelerin dağılıp parçalanmasına yol açan kredi kartları en son aile içi şiddete ve cinayete bile neden olunca durumun önemi ve ciddiyeti üzerine bir kez daha düşünmek şart oldu…
Kredi kartlarının asıl amacı bilindiği gibi kişiyi para taşıma derdinden kurtarması ve para çalınması,kaybolması ya da parasız kalınması durumunda ihtiyaçların karşılanabilmesidir. Ancak konu artık hayatı kolaylaştırma işlevini neredeyse tamamen yitirdi ve ticari bir felakete dönüşmeye başladı.Felakete dönüşmesinin nedeni kontrolsüz harcamalar yapan kişilerin, sınırlı ve belirli olan kazançlarının borçlarını ödemeye yetmemesi ve giderek artan bu borcun eklenen yüksek faizler nedeniyle daha da ödenemez duruma gelmesi.
Kredi kartlarında birçoğumuzun gözden kaçırdığı bir handikap daha var ki, aslında bütün sorun o noktayı atlamaktan kaynaklanıyor.Peşin para ile alışveriş yaptığınızda limitiniz bellidir; cebinizdeki para.Ve bu limiti belli olan paranız ile o an, sadece ihtiyacınız kadar alışveriş yaparsınız ve ‘şunu da alayım,ileride lazım olur’ demezsiniz…Ancak kartla alışveriş yaptığınızda ihtiyacınızın dışında, ikincil ürünleri de alırsınız ve ihtiyacınızın dışındaki ürünlere de para yatırmış olursunuz.Üstelik o an cebinizden para çıkmadığı için de ödemeniz gereken tutarın bir iki alışverişin ardından aslında ne kadar ciddi rakamlara ulaştığını fark etmezsiniz.
Oysa ki kartla yapılan alışveriş, gelecek dönemin parasından borç almaktır, bir başka ifadeyle geleceğinizi ipotek altına almaktır.O gelecek geldiğinde ise, geçmişten gelen borcu ödeyecek paranız olmadığından, zorunlu ihtiyaçları bile karşılamakta sıkıntı çekmeye başlarsınız.İstenmeyen şey olur ve kredi kartınıza katlanarak faiz işlemeye başlar.Bir süre sonra ise faizlere bile para yetiştiremediğinizden ana borcunuzu ödemek imkansız hale gelir.
Kredi kartlarında kontrol bir kez elden çıktı mı karşılaşılacak tablo yaklaşık olarak budur.
Kredi kartı maalesef yanıltıcı ve harcamaya teşvik edici özellikleri olan bir ürün.Kolay taşınabilmesi, bütün işyerlerinde geçerli olması ve artık çok kolay ulaşılabilmesi, paradan daha cazip hale gelmesindeki en büyük etken.Kontrolü elden kaçırmamızdaki en önemli etken ise, kart sahibi olmanın, hatta çeşit çeşit bankalardan alınmış kartlara sahip olmanın bir ayrıcalık olduğunu, bir üstünlük unsuru olduğunu düşünmemizden kaynaklanıyor. Kartlara verilen uzun taksit seçenekleri de kartları kullanmamızı kolaylaştıran diğer etkenler arasında.
Bu kadar rahat kullanılan kredi kartlarının hayatımızda kapladığı yeri ve içine düştüğümüz durumları değiştirmek için bir yerlerden başlamak gerekiyor.Öncelikle sahip olunan kart sayısı bir ya da iki olarak sınırlandırılmalı.Gençlere mümkün olduğu kadar kart vermekten kaçınılmalı.Gelir ve gider bütçesi çok iyi hesaplanmalı ve zorunu harcama kalemleri netleştirildikten sonra yapılabilecek harcama miktarları ayrı olarak hesaplanmalı.’Nasıl olsa taksit yapıyorlar,şimdi alırım 6 aya yayarak öderim’ diye düşünmek en tehlikeli tuzaklardan birisi.Bu şekilde alınan birkaç ürün bir süre sonra toplamda ciddi rakamlara ulaşıyor ve en az altı ay boyunca sürekli borçlu durumda kalıyorsunuz.Sonuç olarak insanız,zaman zaman hiç beklenmedik bir takım harcamaların olabileceğini, örneğin hastalık gibi hesaplanmayan giderlerin ortaya çıkabileceğini göz önünde bulundurmak lazım.
Kredi kartlarıyla alışveriş yapan ya da borçlanan insanlar için belli etiketlemeler yapmak yanlış.Her kesimden, her cinsiyetten ve eğitim düzeyinden,her yaştan insan hayatımızın neredeyse vazgeçilmezlerinden olan kredi kartlarını kullanıyor.Kartla alışveriş yapanların bir takım psikolojik sorunları olduğunu iddia etmek büyük haksızlık olur.Böyle bir araştırma ya da ulaşılmış net sonuçlar da yok.Sadece kartla alışveriş yapmanın gerekli ya da gereksiz olarak alışveriş yapmamızı kolaylaştırdığını bilmek gerekiyor.Bu harcamaları kontrol altında tutabilmek önemli.Son yıllarda sıklıkla duyduğumuz başka bir sorun var aslında:Alışveriş yapma hastalığı.Burada kişi ihtiyacı olsa da olmasa da her gördüğünü alma eğilimindedir ve eve geldikten sonra büyük pişmanlıklar yaşar ama yine de kendini bu tip alışveriş çılgınlığından alıkoyamaz.Bu sorunu yaşayan kişinin asıl ulaşmak istediği,satın aldığı o eşyalar değildir.O eşyaları almanın,sahip olmanın verdiği hazdır ve bu sorunun arkasında doyurulmamış başka bazı açlıklar vardır.
İşte kredi kartıyla alışveriş yapmanın getirdiği kolaylıklar başka bazı problemler yaşanıyorsa ciddi olarak sorun yaratır.Örneğin kişi eğer bağımlılığa yatkınsa,yenemediği bazı alışkanlıkları varsa, para harcamayı seviyorsa, kişisel yetersizlikler yaşadığını düşünüyorsa, özgüven sorunları varsa bütün bu sorunların yarattığı boşluk duygusunu alışveriş yaparak doldurmaya çalışabilir ve bu anlamda kredi kartları getirdiği harcama kolaylığı nedeniyle kontrolsüz ve aşırı harcamalara yol açabilir.
Statü,yaş,cinsiyet ve eğitim durumu ne olursa olsun herkes bu sorunu yaşabilir.Bazen hepimizin kartlarla yaptığımız aşırı harcamalar olabilir.Önemli olan kontrolü tamamen kaybetmemektir.
Sağlıkla ilgili konularda bazı uzmanlar ‘Taş Devri Diyeti’nden bahsederler, katkı maddesi olmayan,doğal gıdaların tüketilmesini kastederek.Herhangi bir işlemden geçmemiş ve neredeyse doğada oluştuğu biçimiyle sağlıklı besinlerin tüketilmesini isterler.Biz de kartlar konusunda ‘Taş Devri Harcamaları’na dönmek zorundayız.Yani cebimizde ne kadar nakit paramız varsa,onu aşmamak kaydıyla alışveriş yapmak, taksit gibi işlemlerle önümüzdeki ayları ipotek almamak,beklenmedik harcamaların dışında,kart kullanmamak, sahip olunan kart sayısını olabilecek en az düzeye düşürmek,bir hafta içinde kullanmayacağımız hiçbir ürüne para harcamamak alınabilecek ilk önlemler olmalı.
Bunun dışında eğer alışveriş yapmaktan ve kart kullanmaktan kendimizi alamıyorsak mutlaka bir uzmanın bilgisine başvurmak gerekiyor.
[2013-02-15]