Özellikle son zamanlarda dikkatini toplayamamaktan şikayet edenler, kendisini tükenmiş hissedenler aslında Mental Yorgunluk sorunu yaşıyor olabilirsiniz, dikkat!
Hayatlarımız modernleşiyor, çevremiz son teknoloji ürünlerle donatılmış durumda, her şey ama her şey hayatımızı kolaylaştırsın diye düşünülmüş, üretilmiş ama pratikte işler böyle yürümüyor. Bunalıyoruz, yoruluyoruz. Dikkatimizi toplamakta, bir işe adapte olmakta ve başladığımız işi bitirmekte ciddi zorluklar yaşıyoruz. Hiçbir iş yapmak istemiyoruz, hatta sorumluluklarımızı bile yerine getirmek istemiyoruz. Artık ‘Bilgi Toplumu’ olarak tanımlanan bir toplumda yaşıyoruz ve bu Bilgi Toplumu’nun bir bireyi olmak maalesef hepimizi ağır sorumluluklarla baş başa bıraktı. Yarınki işleri düşünmekten yorgunuz. Düşünmek bile istemiyoruz.
Günümüzde teknolojik ürünlerin hayatımıza getirdiği kolaylıklardan daha çok artık getirdiği yükler konuşulmaya başladı. Malumunuz hızla bilgi üretilen ‘Bilgi Toplumu’nda aynı hızla bu bilgiyi öğrenmek, kullanmak ve uygulamaya geçirmek gerekiyor. Bu bilgilere de her an yeni bilgiler ekleniyor. Hayatımıza bir de şifreler girdi. Zira teknolojik aletler kendi güvenlik sorunlarını da getirdiği için her tarafımız haneli haneli şifrelerden oluşan aşılmaz geçilmez duvarlarla örüldü. Bilgi depolamaya yarayan teknolojik aletlerin kapasiteleri arttıkça, bize düşen iş yükü de arttı. Soluk alacak, hayatı yaşayacak alanlarımız daraldı. Birey olarak yapmamız gereken işlere ayırdığımız zaman arttı ama o zamanda üretilen işin karşılığı olarak maddi manevi haz aynı oranda artmadı. Aksine düştü.
İşte sorun da burada. Bu ters orantı insan beyni tarafından hemen algılanarak bütün beden alarm duruma geçirilince ortaya çıkan durum, bir tür Sürmenaj yani Mental Yorgunluktur.
Mental Yorgunluğun en önemli sebeplerinden biri, çevreden gelen uyaran fazlalığı ve kişisel olarak zihni meşgul eden konularda geleceğe yönelik yüksek performans beklentisinin gerçekleşemeyeceği endişesidir. Bazen Tükenmişlik Sendromu olarak da düşünülebilir. Birbirine çok yakın sorunlardır. Tükenmişlik Sendromunda ön planda olan fiziksel yorgunluk ve çok çalışmaktan kaynaklanan aşırı isteksizlik ve bıkkınlıktır. Mental Yorgunlukta ise asıl yorgun olan zihnin kendisidir. Hatta bazen Tükenmişlik Sendromunun asıl nedeni Mental Yorgunluk olabilir. Mental Yorgunluk ise fiziksel bir etkene bağlı olmak zorunda değildir. Sadece zihinsel ve duygusal tıkanma, güçsüzlük hatta çöküş belirtileri vardır. Çözümü ise ileriye dönük planlar yapmaktan, birikmiş işlerden ağır sorumluluklardan uzaklaşmak ve An'a odaklanmaktır.
Mental Yorgunluğun sık görüldüğü bireyler arasında en başta sporcular ve futbolcular yer alır. Fiziksel şartların ve ağır antrenmanların bu soruna yol açtığı düşünülebilir ama durum aslında böyle değildir. Mental Yorgunluk fiziksel değil, zihinsel yorgunluktur ve fiziksel olarak çok iyi durumda olan sporcuların buna rağmen maç kaybetmelerinin sebebi, zihnen maçı kazanacaklarına olan inançlarını kaybetmiş olmaları ya da kazanamayacaklarına inanmalarıdır. Kısacası maçı kaybetmeye yol açacak yoğunlukta strese yol açan Mental Yorgunluktur.
Kendisini tükenmiş hisseden, odaklanma sorunu yaşayan, yapması gereken işleri yapmaktan kaçınan ve yeni sorumluluklar almaktan çekinen mutsuz ve bıkkın hisseden kişilerin mutlaka bu sorunu ciddiye almaları gerekiyor. Fiziksel yorgunluk bir süre dinlenmekle geçer, ancak mental yorgunluk dinlemeyle geçmez. Aksine zihni başka şeylerle meşgul etmek, yeniliklere açık olmak, mutlaka farklı uğraşlar edinmek gerekiyor. Başarı odaklı yaşayan toplumumuzda bu tür sorunların görülmesi normal ancak bireysel olarak başarı kavramını yeniden tanımlamak daha doğru olur. Başarı zafer demek değildir.
Kazanmak başarıya eş değildir ve başarısızlık kaybetmek demek değildir. Kazandığınızı sandığını durumda, o kazanç karşılığı nelerden vazgeçtiğiniz ya da neleri feda ettiğiniz önemlidir. Kazanmak uğruna kaybettikleriniz kazandıklarınızı geçiyorsa ortada başarı yoktur.
Kazanmak iyi hissettirmelidir. Kazanmama ihtimali her durumda her zaman geçerlidir ve bu ihtimali düşündüğünüzde endişeye kapılıyorsanız, stres yaşıyorsanız, kendinizi kapana kısılmış gibi hissediyor ve kazanmaktan başka seçeneğiniz olmadığını düşünüyorsanız yaşadığınız tam olarak Mental Yorgunluktur.
Hayat kendi içinde kendi rekabet kurallarını getirir. Hayat bir oyunu kazanmak, bir yarışı kazanmak, bir sınavı geçmekten ibaret değildir. Hayat kendine güven kazanmak, beceri edinmek, eğitim almak, sağlıklı olmak, arkadaş kazanmakla daha çok ilgilidir. Sınırlı bir süreyi kapsaması gereken sınav veya yarışma gibi etkinlikleri tüm hayatı kapsayacak şekilde düşünürseniz ve hayatınıza yayarsanız beyninizin düşünce bütünlüğünü dinamitlersiniz. Bir stres faktörüyle asla sonsuza kadar yaşanmaz. Yaşamak için zorladığınızda beyniniz buna karşı koyar. Akışı durdur. Yükü reddeder ve doğrusunu yapar. Başka türlü kendisini korumaya alamaz. O nedenle yaşantılar içinde olup bitmesi, akıp gitmesi gerekenleri elinizde tutmaya çalışmayın.
Aşmakta zorlandığınız her durumda olduğu gibi mutlaka bir uzman desteği almak gerekebilir. Uygun terapi ve çalışmalarla aşılabilen bir sorundur. Öncelikle kişinin kendi katkısı ve düşünce kalıplarının yeniden düzenlenmesi ilk adımdır. Dünde olanlar için yapılacak bir şey yok. Yarın içinse milyonlarca seçenek ve yol var. Ancak seçimlerimizin ne olacağını ve yolun hangisi olacağını belirleyen tek gerçek ‘bugün’dür. Unutmayın bugünü yaşamazsanız yarının getireceklerinden de mutluluk bulamazsınız. Bugün sizden alacaklı kalır, siz bugüne borçlu olursunuz.
[2013-10-18]