ANA SAYFA » MAKALELER » GÜNCEL YAZILAR » MS HASTALIĞI VE HASTALARIN PSİKOLOJİSİ
Son zamanlarda sanatçı Serdar Ortaç’ın MS hastalığına yakalandığının duyulması üzerine yeniden gündeme gelen ama hala pek çok bilinmezleri olan MS yani Multipl Skleroz insanların psikolojilerini de etkileyen bir hastalık.
MS hastalığı tıp açısından bile hala belirsizliklerle doluyken MS hastalarının psikolojisini de iyi değerlendirmek gerekir. Her hasta hem hastalığının durumuyla, hem de kişisel tutumlarıyla doğru orantılı olarak farklı tepkiler veriyor, farklı şekilde etkileniyor.
Hastalar ,öncelikle hastalığı reddetme, isyan ve öfke tepkileri veriyorlar. Bunu hastaların davranışlarında da gözlemlemek mümkün. Ardından kabullenme ve kaygılanma durumu ortaya çıkıyor. Şimdi ne olacak, başıma neler gelecek, yakınlarım, eşim dostum duyarsa ne olur, hastalığım ilerlerse bana nasıl davranırlar, yalnız kalır mıyım gibi pek çok soru oluşuyor ve bu soruların yanıtları da genellikle olumsuz oluyor. Hastaların birçoğu hastalığını öğrendikten sonra çok belirgin tepkiler veriyorlar. Bunları belli bazı evrelerde toplayabiliyoruz:
1.Şok Evresi: MS hastalığını duyduğunda hem hastalığa ait bilgisizlik hem de belirsizlik nedeniyle yaşanılan şok durumu.
2.İnkar Evresi: Hastalığı kabul etmeme, yanlış teşhis konmuştur beklentisinin ortaya çıktığı evre.
3.Öfke Evresi: Neden ben, bu hastalık neden beni buldu şeklinde sorgulamaların yapıldığı ve başına gelenlere dair öfke duyulduğu dönem.
4.Pazarlık Evresi: Doktorlara gidip,kontrollerimi yaptırırsam,ilaçlarımı düzenli kullanırsam muhakkak iyileşirim, bir daha hasta olmam. Olmamalıyım. Bu benim başıma geldiyse muhakkak bir kurtuluş yolu da vardır düşünceleriyle hastalıkla ve çevredekilerle pazarlık yapılan evre.
5. Depresyon-Kaygı Bozuklukları Evresi: Her şey kötüye gidecek, bu hastalıkla nasıl baş edeceğim, çocuklarım var, onlara kim bakacak endişesiyle geleceğe dönük olumsuz kaygıların ve bunlara bağlı depresyonun ortaya çıktığı dönem.
6. Kabullenme ve Mücadele Evresi: Hastaların yardıma açık ve bilinçli oldukları dönemdir. Artık hastalıklarını tanımışlardır ve hastalıklarını hayatlarını yaşamalarının önünde bir engel olarak görmemektedirler. Kabullenmişlerdir. Tedavilerini yapan doktorların önerilerini dikkatle uygularlar, mücadele ederler, diğer hastalara yarımdı olmaya çalışırlar. Hatta hastalıklarına rağmen hayata sıkı tutunur ve elde ettikleri başarıları diğer insanlarla paylaşmaktan büyük mutluluk duyarlar.
Her hastanın bu evreleri atlatma ve son evre olan kabullenme ve mücadele evresine ulaşma süreci farklıdır. Bu süreci hızlandırmak ve karşılaşabilecekleri sorunlarla daha kolay mücadele edebilmek için psikolojik destek çok önemlidir.
MS hastalarının bilmeleri gereken en önemli şey, psikolojik ve fiziksel olarak bu hastalığı nasıl yönetecekleridir. Bu da ancak uzman bir ekibin takibinde kalarak başarılabilir. Doğru kişilerden doğru bilgilere ulaşabilmek, hastalığın ataklarını tanımak ve bu atakları olabilecek en iyi biçimde yönetip atlatmak, hekimlerin önerisiyle tıbbi tedaviyi düzenleyip takip etmek gibi birçok açıdan doğru adımlar atıldığında MS’in etkilerini olabildiğince kolay atlatmak mümkündür.
MS Hastalarına:
MS hastalığıyla ilk karşılaştığınızda birçok yaşamanız, kaygılanmanız ve korkmanız çok doğal. Çünkü o ana kadar belki de adını bile duymadığınız bir hastalığa yakalandığınızı ve bunun ömür boyu süreceğini öğreniyorsunuz. Bu hastalığa karşı nasıl bir duygu geliştirmeniz gerektiğinin kesin kuralları yoktur ve kimse sizin ne hissedeceğinizi, nasıl karşılamanız gerektiğini belirleyemez. Hastalığa karşı tutumunuz tamamen sizin olayı algılayış biçiminize bağlıdır.
Bazı MS hastaları bu hastalığa yakalanmanın kendi suçları olduğunu, kendilerine iyi bakmadıkları için başlarına geldiğini düşünebilirler ya da bir tür cezalandırıldığına inanan hasta sayısı da çok fazladır. Oysa gerçek bunların hiçbirisi değildir ve başınıza gelen hastalık tıpkı diğer hastalıklar gibi bir durumdur ve sizin suçunuz değildir.
Hastalığınızı başkalarına söylemek ya da söylememek tamamen size kalmıştır. Bu size özel bir bilgidir ve gerekmedikçe başkalarıyla paylaşmak istemeyebilirsiniz. Bu son derece doğal bir durumdur. Çünkü size ait ve özel bir bilgidir. Ancak hatırlatmakta fayda var; sevinçler paylaşıldıkça çoğalır, üzüntüler paylaşıldıkça azalır.
Zaman zaman MS hastalarıyla bir araya gelmek, onların bu yolculukta nasıl yol aldıklarını gözlemlemek, deneyimlerini ve başa çıkma yöntemlerini onlardan dinlemek yalnız olmadığınızı görmenizi sağlar.
Hayatınızda yeri olan insanlar, yakınlarınız hastalığınızı bilirlerse size nasıl yardımcı olabilecekleri konusunda onları bilgilendirebilirseniz yardıma ihtiyacınız olduğunda doğru davranışlarda bulunabilirler ve gereksiz sorularla ya da endişelerle sizi bunaltmazlar.
Herkes sizi anlamayabilir, bu da doğaldır. Onları suçlamak ya da kızmak haksızlık olur. Çünkü sizi anlamaları da sizin onlara hastalığınızı doğru anlatmanızla ilgilidir. Durumunuzu saklayarak, sizi anlamalarını bekleyemezsiniz.
Özellikle sizinle bir arada yaşayan aile bireylerinin beklentilerinizden farklı şekilde davranabileceğini göz önünde bulundurun.
Hastalıklarda ailenin, eşinizin, arkadaşların, herkesin desteğine ihtiyaç var, ama asıl destek MS hastalarının kendisinden gelirse çok daha değerli. Zira hastalığı yaşayan ve karşılaştıkları sorunların ne olduğunu en iyi bilen insanlar olarak MS hastalığını anlatmak, tanıtmak, önyargıları olan insanlara ulaşmak ve kaygıları ortadan kaldırmak yine MS’li kişilere düşüyor. Bu destek, hastalığa yönelik araştırmalara da destek olmak adına çok önemli.
MS hastalığına uyum göstermeniz zaman alabilir, doğaldır ve acele etmenize gerek yoktur. Kendinize biraz zaman tanıyın. Hastalığın seyriyle ilgili fiziksel sorunlar konusunda doktorlarınız zaten sizi bilgilendirecek ve tedavinizi düzenleyecektir.
Siz hayatınıza devam edebilir, sosyal hayatınızı sürdürebilirsiniz. Hatta bu hastalığa yakalandıktan sonra pek çok MS hastası hayatı daha dolu dolu yaşamaya başladıklarını belirtmişlerdir.
Siz de sevdiğiniz uğraşları hayatınıza alabilir ve her anınızın tadını çıkararak yaşamaya devam edebilirsiniz.
[2015-05-13]
Bilim adamları hemen hemen her gün yeni bir keşifle karşımıza çıkıyorlar.Bu sefer ki uzun yıllar önce başlamış çok detaylı bazı araştırmaların ...
Evlilikler, iki farklı insanın bir ömrü iyi ve kötü anlarda birlikte olmak ve birbirine destek olmak amacıyla paylaştıkları bir hayat yoludur. ...
Bilindiği gibi bir bebek doğduğu andan itibaren yürümeye ve kendi başına hareket etmeye başlayana kadar hep başkalarının bakımına muhtaçtır.Bir yaş sonrası yürümeye başlayan ...
Bayramlar bütün hazırlıklarıyla,alışverişleri ve ziyaretleriyle aslında manevi tatlar veren özel günlerdir.Bu günlere özgü geleneklerimizi önce kendimiz uygulayarak çocuklarımıza bir bayram tadı ...