ANA SAYFA » MAKALELER » GÜNCEL YAZILAR » SUYUN HAFIZASI
Bilim adamları hemen hemen her gün yeni bir keşifle karşımıza çıkıyorlar. Bu sefer ki uzun yıllar önce başlamış çok detaylı bazı araştırmaların sonucunda elde ettikleri inanılmaz bir keşif. Suyun hafızası olduğunu fark ediyorlar ve bu araştırma sonuçlarını yayınlıyorlar. Yayınlamakla kalmıyorlar ve kanıtları fotoğraflarıyla herkesin gözünün önüne seriyorlar.
Fransız bir bilim adamı olan Dr. Jacques Benveniste yaptığı çalışmalar sonucu DNA hücrelerinin belli frekanslarda foton (ışın) yaydığını ve farklı hücrelerin farklı frekanslarda titreştiğini, bu hücrelerin de birleşerek manyetik alanlar oluşturduğunu ve ışık hızında yolculuk ettiğini keşfetmiş.
1980’li yıllarda başladığı çalışmalar sırasında bu keşfinden yola çıkarak su üzerinde bazı deneyler yapmış. Suya bir madde ekleyerek, ardından sulandırarak, özel bir karıştırma yöntemiyle yüksek hızlara ulaşmayı ve bu yolla suyun içindeki maddeyi yok edebileceğini düşünmüş ama bakmış ki ne kadar sulandırılırsa sulandırılsın suyun içindeki madde yok olmuyor. Böylece bilim adamı suyun eklenen maddeyi hafızasına kaydettiğini fark etmiş.
Başka bir deneyde ise suya zehirin kendisini değil sadece frekansını yani titreşimlerini yüklemiş ve suya sanki gerçekten zehir katılmış gibi böcek ve sinekleri öldürdüğünü tesbit etmiş. Bu çalışmaları bağımsız denetçiler ve üniversiteler tarafından tekrar tekrar test edilip doğrulandıktan sonra konuyla ilgili başka bilim adamları da araştırmanın içine girmişler.
Bunlardan biri de bu konuda yıllarını harcamış ve ciddi araştırmalar yapmış Japon bilim adamı Masaru Emoto.
Genel olarak araştırma sonuçlarından elde ettikleri bulgulara göre Japon bilim adamı diyor ki:
‘İnsan bedeninin %85’i sudur. Düşündüklerimiz ve konuştuklarımız da bedenimizdeki bu su tarafından kaydedilir. Bu kayıtlara göre de hayatımızın bir kalitesi vardır. Su son derece uyumlu bir maddedir. Fiziksel şekli nasıl içine girdiği kabın şeklini alıyorsa moleküler şekli de böyle değişir.’
Bunu kanıtlamak için suyu donduruyor ve fotoğraflarını çekiyor. Üstelik bu suları dünyanın değişik yerlerinden ve değişik kaynaklardan alıyor. Suları dondurmadan önce sözlü ve yazılı olarak su şişelerinin üzerine bazı mesajlar yüklüyor.
Kimi su gruplarına dualar yazıyor, kimilerine sevgi sözcükleri, kimilerine ise olumsuz duygular içeren mesajlar.
Sonuçta görülüyor ki su, kelimelerin enerjisini kopyalıyor ve moleküler olarak da kelimenin anlamına uygun biçimde şekiller alıyor. Ayrıca sulara müzik dinletiyor. Suların olduğu odada film oynatıyor. Sonuçlar ciddi olarak şok edici oluyor.
Su üzerine yüklenen mesajı aynen yansıtıyor. Üzerine ‘sen harikasın’ yazılan sular muhteşem güzellikte moleküller ve kristaller oluşturuyor ama ‘sen aptalsın’ yazılan suların moleküler yapısının darmadağın ve bulanık olduğu görülüyor.
Üstelik mesajın hangi dilde yazılmış olduğu da sonucu değiştirmiyor.
Sonuç hep aynı: Olumlu mesajlar olumlu ve hoş şekiller oluşturuyorken, olumsuz mesajlar suyun yapısında bir felakete yol açıyor.
Bütün bu sonuçlara göre bilim adamları çok net bir bilgiyi vurguluyorlar.
Su hücreler arası bilgi alışverişini sağlar. Bütünlüğümüzü de bu şekilde koruyoruz. Hücrelerin birbiriyle olan iletişimi sayesinde var olabiliyoruz.
Gün içinde düşündüğünüz ve söylediğiniz her şey tüm hücrelerinizi etkileyerek enerjilerini kopyalar ve hücrelerinize iletir. Dolayısıyla düşündüğünüz gibi bir hayatınız ve sağlığınız olur. Yani düşündüklerinizin kalitesinde yaşarsınız.
Üstelik iş sadece bununla da sınırlı değil. Atalarımızdan ve kendi geçmişimizden gelen her şey aslında bedenimizdeki suda bulunan eski kayıtlardır.
Benzer bir işlem beyin ve bağışıklık hücreleri tarafından da gerçekleştiriliyor. Bunları göz önüne alınca insan biraz korkuyor. Bütün teknolojik gelişmeler, bilgisayarlar, üstün insan yaratma çalışmaları; hepsi boş ve biz aslımıza yani doğaya ve doğallığa dönmezsek yok olacağız.
Bütün sır içimizde saklıysa biz niye her şeyi dışarıda arıyoruz?
Önce kendi içimize bakmamız gerekmiyor mu?
Bu araştırma gerçekten çok ilginç ve buraya sığmayacak kadar ayrıntılı.
Özellikle fotoğraflar mutlaka görülmeli.
İlgilenenler için Japon bilim adamının kitabı ‘The Message from Water’, Türkçe’ye de çevrilmiş; Suyun Gizli Mesajı adıyla.
Ayrıca iki kitabı daha yayınlandı Japon yazar, Masaru Emoto'nun. Merak edenler,
http://www.masaru-emoto.net ve http://www.hado.net/index2.html sayfalarından da bilgi alabilirler.
[2013-03-05]
Helikopter Aile terimi, ilk defa 1990’da Foster W. Cline ve Jim Fay’ın“Parenting with Love and Logic: Teaching Children Responsibility” kitabında yer ...
Macaristan’daki Semmelweis Üniversitesinde, bilim adamlarının yaptıkları araştırmaların sonucuna göre, yaratıcı bireylerde, psikozlarda ve depresyonda da etkili olan ‘Neuregulin 1’ adı verilen ...
Son yıllarda özellikle çocuk modası adı altında ortaya çıkan durum çocuk giyiminin ötesinde bir abartı yarışına girdi. Özellikle sadece bebeklere ...
Bizi doğadaki diğer canlılardan ayıran da bu kişilik meselesidir.Kişilik farklılıktır,aynı ortak bilinçaltına sahip olmanın kısıtlılığıyla öznel ve özel olabilmektir.Kişilik renktir,sestir, ışıktır, ...