Bütün bir yıl boyunca kutlanan özel günlerin içinde belki de en anlamlısı Anneler Günü’dür. Özel günlerin yılda bir güne sığdırılıp kutlanmasına karşı çıkan birçok insan bile Anneler Günü konusunda son derece hassas. Üstelik bu özel günün öznesi annelerimiz olunca hiç kimsenin itiraz edecek gücü kalmıyor.
Klasik sözcüklerle ‘doğurup, büyüten, çocukları uğruna canını vermeye hazır annelerimiz’ diye başlayan cümleler, aslında yetmiyor anneliğin gerçek anlamını ifade etmeye. Daha doğmadan anne ve çocuk arasında başlayan ilişkiyi anlatmaya yetmiyor hiçbir kitap, hiçbir bilim.
Ne psikoloji, ne sosyoloji ve ne biyoloji bitiremedi tanımlamalarını. Bir annenin çocuğuna olan aşkını anlatamadı hala kitaplar. Anlatılanlar yetmedi, bitmedi yazılanlar. Hep anlatılacak şeyler, daha yazılacak kitaplar var.
Doğumla başlayan ilişki ölene dek sürüyor ve aslında ölümle bile bitmiyor. Değilmi ki evlendiği karısından annesinin yemeklerini bekliyor bir erkek; askerdeki oğul, önce annesine yazıyor ilk mektubunu; bir kadın zaman içinde geçmişte çok kızdığı annesine benziyor ve bütün çocuklar için en temel varlık anne.
O zaman psikoloji ve sağlık bilimi tanımı yapıyor: Anne Yoksunluğu!
Anne Yoksunluğu dediğimiz kavram bir tür sağlık sorunu aslında ve özellikle küçük yaşlardaki çocuklarda görülüyor. Uzun süre annesinden uzak kalan ya da annesiz büyüyen çocuklarda ortaya çıkıyor ve bu yoksunluğa bağlı olarak fiziksel bazı sorunlara yol açabiliyor.
Anne olmak çok önemli bir kavram aslında ve dünya üzerinde tartışmasız bütün toplumlarda böyle. Annelik içerdiği bütün anlamlarla beraber çok farklı bir statü. Evliliklerin gidişatını değiştiriyor, insanın bütün psikolojisini, hayata bakışını,hayata tutunuşunu belirliyor. Üstelik ister kadın, ister erkek olsun tüm cinsiyetler üzerinde aynı öneme ve değere sahip. Bütün dinlerde ve inanışlarda, anneliğe ve anneye özel haklar verilmiş.
Hemen hemen bütün psikolojik sorunların altında anneyle olan ilişkinin detayları yer alıyor. Eğer bu ilişki hasarlıysa, eksikse, yanlışsa kişiliğimizin yapı taşları yanlış yerleşiyor, hayata hep eksik başlıyoruz, insanlara karşı güvensiz oluyoruz.
Doğduğumuzda sarıp sarmalayan, şefkatini eksik etmeyen bir annemiz varsa hayat boyu karşılaştığımız hiçbir güçlük yıkamıyor bizi, hiçbir şey inancımızı yok edemiyor, sarsıp yere düşüremiyor.
Bir evlat olarak, annemizin hayata açılan penceresi; bir anne olarak dünyaya getirdiğimiz canların vazgeçilmeziyiz.
Anne olmak demek sadece bir çocuk doğurmak demek değil, doğurmadan anne olan annelerimiz var. O anneler karşılıksız sevginin en büyüğünü, en gerçeğini verebiliyor, gerçek anne olmanın doğurmakla kazanılamadığını ispat ediyorlar.
Anne olmak, her şeyden üstün, her şeyden farklı bir duygu. Bütün güzel duyguların toplamından oluşup, sonsuzluğu kucaklayan tarifi imkansız bir şey.
Anne olmak yaşanan ve yaşatan her şey demek.
Anne olmak, yıllar sonra annelerimizi anlayabilmek, üzerimizdeki haklarını ödemek için bir ömrün yetmeyeceğini fark etmek demek.
Anne olmak, yaşanan bütün olumsuzlukları bir gülücük uğruna silip atmak, yavrusuna dünyanın sekizinci harikasına bakarcasına aşkla bakmak demek.
İster anne olalım, ister evlat, doğursak da doğurmasak da bütün kadınlar anneyiz. Anneliği annemizden biliriz. Onlar bizim ilk öğretmenlerimiz, ilk aşklarımız, hayat yolunda rehberlerimiz. Onlar olmadan biraz eksiğiz, acemiyiz.
Çünkü
Anne Olmak; iyi bir doktor olmak ve bir öpücükle bütün ağrıları sızıları dindirebilmektir.
Anne Olmak; iyi bir avukat olmak ve çocuğunun haklarını her yerde kayıtsız şartsız savunabilmektir.
Anne Olmak; iyi bir dedektör olmak ve mutfaktayken bile diğer odada kaybolan çorap tekini noktasal olarak belirleyebilmektir.
Anne Olmak; bir mühendis olmak ve evin her yerini dolduran oyuncakları sistematik olarak bir odaya toplayabilmektir.
Anne Olmak; iyi bir aşçı olmak ve evdeki herkesin isteğine göre yemek yapabilmektir.
Anne Olmak; iyi bir kahin olmak ve dünyanın öbür ucundan bile çocuğunun yaşadıklarını yüreğinde hissedebilmektir.
Anne Olmak; bir sabırtaşı olmak ve aynı sorunun yanıtını hep aynı sabırla bıkmadan usanmadan verebilmektir.
Anne Olmak; iyi bir öğretmen olmak ve çocuğuna ihtiyacı olan her şeyi öğretebilmektir.
Anne Olmak; iyi bir psikolog olmak ve 7 gün 24 saat kesintisiz ve karşılıksız hizmet verebilmektir.
AnneOlmak dünyanın en güzel, en akıllı, en tatlı, en vazgeçilmez ve hiç büyümeyen çocuğuna sahip olmaktır.
Yılın 365 günü, bütün bir ömrün yaşanılan her günü, bize annelik yapan, yolumuzu aydınlatan, bize hayat veren, can veren, kan veren annelerimizin Anneler Günü kutlu olsun.
[2015-05-10]
Özellikle son zamanlarda dikkatini toplayamamaktan şikayet edenler, kendisini tükenmiş hissedenler aslında Mental Yorgunluk sorunu yaşıyor olabilirsiniz, dikkat!
Sağlıklı olmak demek zayıf olmak demek mi ya da her zayıf olan aynı zamanda sağlıklı olan birey mi? Çok karmaşık bir ...
Yaşanılan yere ve kültüre göre bütün kavramlar değişiyor,değerler değişiyor.Hayat bu kadar çok çeşitlilik gösteriyorken biz de başkalarının ne dediğine,ne düşündüğüne takılıp ...
Günümüzde, uzun yıllar sürdürdüğü kariyerini sonlandırıp bambaşka bir sektörde iş hayatına atılan ya da henüz bitirdiği eğitimini bir kenara bırakıp hiçbir ...