Son günlerde ülke olarak yaşadığımız ciddi toplumsal olaylar sonucundan hepimizin çok olumsuz etkilendiği bir gerçek. Özellikle İstanbul Ankara İzmir gibi büyük şehirlerde oturan insanlar hepimizin bayramlarda uzaktan gururla seyrettiği ağır savaş uçaklarının sesine ve yakın görüntüsüne tanık oldu. Ses boyutu hepimizi çok ürküttü.
Ortalıkta dolaşan onlarca söylenti, gerçek ya da gerçek dışı hikaye tek tek her birimizin psikolojisinde uzun süre kalacak izler bıraktı. Bunca toz duman arasında iyi olmak, iyi görünmek ve günlük hayata tutunmak gerçekten kolay değil.
Hepimiz büyük bir travma yaşadık ve hala yaşıyoruz. Ruh sağlığımız için her habere inanmamak, çocuklarımızı görüntülerden uzak tutmak önemli. Yaşanan olaylarda şiddet dozu çok yüksek ve çocuklar açısından (ve elbette yetişkinler için de) görüntülü haberler çok travmatik.
Çocukların ne kadar etkilendiğini bilemiyoruz. O nedenle çocukları mümkün olduğunca TV'lerden uzaklaştırmak ve oyuna yöneltmek gerekli.
İstemeden de olsa, çocuklar paniğe, patlama ve görüntülere tanık oldular. Şu andan sonra yapılacak şey, sorularına basit yanıtlar vermektir. Biz yetişkinlerin bile korkup paniğe kapıldığı bu durumda çocukların korkması çok doğal.
Bu süreçte çocuklarımızın ihtiyacı olan en önemli şey, güvende olduklarını bilmek. Bunun için bir arada olmak, çocuklarla birlikte bazı etkinliklerde bulunmak ve onlara her zaman olduğundan daha fazla zaman ayırmak gerek.
Çocuklar eğer anne babaları rahat ve güvenli davranırlarsa sağlıklı gelişim gösterebilirler. O nedenle korkunuzu, endişenizi gördükleri anda onlara karşı hiçbir şey yokmuş gibi davranmak yerine, yaşadığınız korku ve panik üzerine konuşup sonrasında günlük hayat faaliyetlerine döndüğünüzü görmeleri gerekli.
Ancak o zaman gerçekten korkulacak bir durum olmadığına ve her şeyin normale döndüğüne inanabilirler.
Sonuç olarak bütün insanları etkileyen toplumsal bir olay yaşandı ve çocuk ya da büyük herkes etkilendi. Gerek sosyal medya yoluyla, gerekse yazılı ve görsel iletişim kanallarıyla ya da söylentiler aracılığıyla herkes bu toplumsal terörden etkilendi. Öyleyse yapılması gereken hiç böyle bir şey olmamış gibi davranmak değil, olayın hissettirdikleri üzerine konuşmak, çocukların sorularına kısa ve doyurucu açıklamalar yapmak ve sonrasında onların yanında bu konular üzerine çok yorum yapmamaktır. Özellikle gelecek günlerle ilgili olumsuz ve kötümser konuşmalar tüm bireyler üzerinde ciddi kaygı bozukluklarına yol açabilir.
Gündemi takip ederken psikolojik kontrolümüzü kaybetmemek için, kısa aralıklarla haber izlemek sonra günlük aktivitelerle uğraşmak gerekli. Sürekli ekranlara takılıp kalmak, stres ve panik dozunu yükselterek soğukkanlılığımızı yitirmemize yol açabilir. Bu günler geçecek!
Korkular, kaygılar olması doğal. Özellikle yoğun şiddet içeren görüntüler hepimizi çok sarstı. Bu görüntüleri ve yaşananları unutmak kolay değil. O nedenle kendimize biraz zaman tanımak gerekli.
Olayların sıcaklığı hala devam ederken güle oynaya hayatımıza dönmek mümkün değil elbette ancak, dikkatimizi başka noktalara vermek kaygılarla ve stres bozukluğuyla başa çıkmamızı kolaylaştıracak.
Bu dönemde bahçeyle, bitkilerle, toprakla, suyla uğraşmak çok yararlı olur. evcil hayvan bakımı da bireysel anlamda bir tür rehabilitasyon işlevine sahiptir.
Duygularınızı yazıya dökmek de çok yararlı olur. Yazdıkça rahatladığınızı ve zaman içinde yaşadığınız stresin dozunun düştüğünü fark edeceksiniz.
Zaman zaman yaşanılan duygu yoğunluğunu aşmak zor olabilir. Bu anlarda profesyonel destek almaktan çekinmeyin. Destek almak tam da bu zamanlar için gerekli bir adımdır.
Empatinin yüksek olduğu bir kriz yaşıyoruz şu an! Herkes görüntülerdeki birileriyle duygusal bağ kuruyor ama bu empati birbirimize yansımıyor.
Biliyorum kolay değil ama hayatın döngüsüne göre bu günler de geçecek. Tüm bunları aşacağız. Olabilecek en az psikolojik hasarla aşmak için, birbirimize daha yakın durmak lazım. Yargılamanın, öfkelenmenin, kinlenmenin zamanı değil. Birbirimizle yan yana olma zamanı.
Toplumca yaşadığımız bir travmayı, yine toplumca beraber atlatacağız. Hepimize geçmiş olsun.
[2017-10-07]
Kabul etmek gerekiyor ki yaşadığımız toplum başarı odaklı bir toplum. Bu sadece bizim insanımıza özgü, yerel bir duygu da değildir. İnsanın ...
Sağlıklı olmak demek zayıf olmak demek mi ya da her zayıf olan aynı zamanda sağlıklı olan birey mi? Çok karmaşık bir ...
İster anne olalım, ister evlat, doğursak da doğurmasak da bütün kadınlar anneyiz. Anneliği annemizden biliriz. Onlar bizim ilk öğretmenlerimiz, ilk aşklarımız, hayat ...
Psikopati ve sosyopati, aslında bir kişilik bozukluğu olan antisosyal kişilik bozukluğu ile aynı anlamı taşır. Antisosyal kişilik bozukluğu olan kişiler, günlük ...