SERAP DUYGULU

ANA SAYFA  »  MAKALELER  »  YETİŞKİN   »  FOBİLER VE FOBİ TÜRLERİ

FOBİLER VE FOBİ TÜRLERİ

fobiler

Fobilerin, basit ve karmaşık fobiler olarak iki türü vardır. Basit fobiler, diğer adıyla özgül fobiler, herhangi bir durum ya da nesneye duyulan korkuları içerir. Karmaşık fobiler ise çok boyutludur ve kişinin günlük yaşama adaptasyonu zorlaşır, tedaviye daha dirençlidir. Nitekim sosyal fobi ya da agorafobi (açık alan korkusu) karmaşık türün en yaygın fobileri olarak karşımıza çıkar. Özgül fobilerde ise yapılan araştırmalara göre en yaygın görülenlerin akrofobi (yükseklik korkusu), klostrofobi (kapalı alan korkusu), kinofobi (köpek korkusu) olduğunu belirtebiliriz.

Bir korkunun fobi olarak adlandırılması için, kişinin hissettiği kaygının yoğunluğuna ve işlevselliğini sürdürebilmesine bakmamız gerekli. Kişi, korku uyandıran uyaranla karşılaşmadan önce yoğun kaygı duymaya başlıyorsa ve karşılaştığında kaçma davranışı gösteriyorsa o durum ya da nesneye karşı fobi geliştirdiğini söyleyebiliriz. Fobiler kişinin yoğun kaygı, endişe, huzursuzluk hissetmesine sebep olmakla birlikte, günlük yaşama uyum sağlamasını zorlaştırır. Örneğin köpek fobisi olan bir bireyin geçmesi gereken bir sokaktan geçememesi ve işlerini ertelemesi onun günlük yaşamdaki işlevselliğinin düşmesine sebep olabilir. Aynı zamanda kişinin korktuğu nesne ya da duruma mantıksız ve bilinçsiz olarak verdiği aşırı tepkiler, çevreyle olan iletişiminde kopukluklara neden olur.

Fobik bireyler, genellikle tedavi konusunda direnç gösteriyorlar. Bunun iki sebebi var: 
Birincisi, kişi korkusuyla yüzleştiğinde yaşadığı kaygı en üst düzeye çıkıyor ve bu durumda kendini kontrol etmesi zorlaşıyor. Duygu ve düşünceleriyle baş etmekte zorlandığı için de ortamdan uzaklaşmayı, yani yüzleşmemeyi tercih ediyor.
İkincisi ise toplumumuzda genel olarak psikolojik rahatsızlıkların tedavisine karşı önyargı olduğu bir gerçek. Dolayısıyla fobik bireyler veya yakınları, bu durumun kendiliğinden geçeceğine inanabiliyor ya da biyolojik etkenlere odaklanıp kabullenme yoluna gidiyorlar. Fobiler çoğunlukla geçmiş olumsuz yaşantılar sonucu oluşmakla birlikte, genetik yatkınlıklar, ailedeki bir bireyi modelleme ve öğrenme yoluyla da ortaya çıkabiliyor. Bunu da ancak bir uzman yardımıyla ortaya koyup tedavi sürecine başlamak gerekir.

Bilişsel davranışçı terapi olarak adlandırdığımız yöntem, fobiye sahip bireyin tedavisi için en uygun yöntemdir. Bunu bir örnekle açıklamak gerekirse; örümcek fobisi olan bir birey bir uzmana başvurduğunda bilişsel davranışçı terapide öncelikle bu korkunun oluşmasındaki sebepler öğrenilmeye çalışılır. Çünkü kişi muhtemelen, yaşadığı olumsuz bir yaşantı sonrası örümceklerin tehlikeli olduklarını ve onlardan kendini uzak tutması gerektiğini zihnine kodlamıştır. Bilinç düzeyinde olmayan bu düşünceler de kişinin davranışlarını etkiler ve örümcek fotoğrafına bile bakamamasına, örümcek gördüğünde ortamdan uzaklaşmasına, kalp çarpıntılarına, terlemeye ve benzeri tepkilere sebep olur. Dolayısıyla zihnin temelindeki düşünce kalıbı ortaya çıkarılır, yerine yeni ve rahatlatıcı düşünceler getirilir, sonrasında da bunun davranışlara yansıtılması beklenir. İşte bu aşamada kişi, adım adım korkusuyla yüzleştirilir. Kişinin kendisinin korku ve kaygılarını yaşamasına fırsat vermesi, duygularını tanımlaması ve durumla baş etmesi için ‘maruz bırakma’ dediğimiz (adım adım korkuya yaklaşma) yöntem faydalı ve gereklidir.

Fobilerle başa çıkabilmek için öncelikle kişinin yaşadığı durumu iyi tanımlaması gerekli. Duygu, düşünce ve davranışlarının farkında olmak, psikolojik iyileşmenin ilk adımıdır.
Kendini değerlendiren birey, daha sonra işlevselliğini ve çevreyle olan iletişimini de değerlendirmeli. Bu durumun kendisinde yarattığı olumsuz etkileri mantıklı bir şekilde ortaya koymalı. Dilerse bunları ayrıntılı biçimde yazabilir ve yazdıklarını okuyarak değerlendirebilir. Sonrasında gevşeme, rahatlama tekniklerini uygulayabilir. Korku duyduğu nesne ya da durumu zihninde canlandırarak kendini rahatlatmaya çalışabilir. Bir yakınından destek alması, küçük adımlarla yüzleşmeye çalışması ve bu konuda yol haritası çizmesi benim verebileceğim önerilerdir.
Tüm bunlarla birlikte bir uzman desteği almak, kişiye büyük oranda fayda sağlayacaktır.

Öncelikle hemen hemen herkesin bir fobisi olduğunu belirtmek isterim. Fobiler yaşattığı olumsuz duygu ve davranış sorunları açısından değil, günlük hayatın akışını bozup bozmadığı yönünden ele alınabilir. Örneğin bireyin yılan fobisi olduğunu varsayalım. Normal kent yaşamında bir yılanla karşılaşma olasılığı çok düşük olduğundan yılan fobisinin kişinin yaşantısını olumsuz etkilemesi neredeyse imkansızdır. Ancak aynı kişi, kırsal kesimde yaşıyor ise yılan fobisi nedeniyle evinden dışarı çıkamayacak kadar kaygı ve korku geliştirebilecektir. Dolayısıyla bir fobiye sahip olmakla, o fobi nedeniyle sosyal hayatın olumsuz etkilenmesi ayrı ayrı ele alınmalıdır. Fobisi olan bireyin bu ayrımı fark etmesi çok önemli. Hiçbir sorun o sorundan kaçarak, görmezden gelerek ya da reddederek çözülemez. Özellikle kaygı düzeyinin çok yüksek olduğu durumlarda mutlaka psikiyatrik destek alınmasını öneriyoruz. Her bireyin farklı fobileri, fobilerin farklı düzeyleri, bireylerin de farklı ihtiyaçları olduğunu göz önünde bulundurmak gerekiyor.
Dolayısıyla ‘şu fobide şöyle bir tedavi uygulanabilir’ demek genellemek olur. Danışmanla, danışan arasındaki iletişim, tedavi ve terapinin doğru belirlenmesi sorunun çözümünde ilk ve belki de en önemli noktadır. Israrla vurgulamak isterim ki hiç kimse kendisine kaygı ve korku yaşatan, günlük hayatının akışını bozan olumsuz duygularla yaşamak zorunda değil. Sorun daha da büyümeden destek almak çözümü de kolaylaştıran en önemli etken.

[2021-01-16]


Paylaşım:

BU YAZILAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR:

ms-628

MS HASTALIĞI VE HASTALARIN PSİKOLOJİSİ

Son zamanlarda sanatçı Serdar Ortaç’ın MS hastalığına yakalandığının duyulması üzerine yeniden gündeme gelen ama hala pek çok bilinmezleri olan MS yani ...

yetiskin-hiperaktivitesi-yasa-bagli-dikkat-eksikligi-233

YETİŞKİN HİPERAKTİVİTESİ/ YAŞA BAĞLI DİKKAT EKSİKLİĞİ- YBDE

Son 10 yıllık bir süreçte sıklıkla duymaya başladığımız kavramlardan birisi de Yetişkin Hiperaktivitesi ya da Yaşa Bağlı Dikkat Eksikliği’dir.Aslında çocuklukta görülen ...

konusamiyoruz-622

KONUŞAMIYORUZ

Gündemi çok hızla değişen güzel ülkemizde sürekli yeni gündemler oluşuyor. Gündem sıkıntısı çekmiyoruz ama asıl önemli bir noktayı gözden kaçırıyoruz. Konu ...

saglikli-1023

SAĞLIKLI OLMAK, ZAYIF OLMAK DEMEK Mİ?

Sağlıklı olmak demek zayıf olmak demek mi ya da her zayıf olan aynı zamanda sağlıklı olan birey mi? Çok karmaşık bir ...


MAKALELER
MAKALELER

Çocuk&Ergen, Yetişkin, Aile, Eğitim, Anne&Baba ... konulu makaleler.

VİDEOLAR
VİDEOLAR

Video arşivi, TV programları...

FOTOĞRAF GALERİSİ
FOTOĞRAF GALERİSİ

Sunum, seminer, söyleşi, eğitim çalışmalarımıza ait fotoğraflar.

BİZDEN HABERLER
BİZDEN HABERLER

Ne zaman neredeyiz? Bizi bu köşeden takip edebilirsiniz?

BASINDA BİZ
BASINDA BİZ

Bizimle ilgili basında yer alan haber, makale ve görseller...

2024. Site içeriğinin telif hakları SERAP DUYGULU'ya aittir.

Avinga | XML