Seçmek, seçmediğini kaybetmeyi göze almaktır! Demiş Andre Gide.
Hepimiz hayatımızın hemen hemen her anında farkında olsak da olmasak da hep kararlar alırız. Bütün kişisel eylemlerimiz doğrudan ya da dolaylı olarak aldığımız kararlar sonrası oluşur. En basitinden mutfağa gidip su içmek istediğimizde bile bardaklar arasında tercih yaparız.
Karar vermek her zaman yaptığımız bir seçim olsa da her zaman kolay bir eylem değildir. Tıpkı yukarıda yazdığım Andre Gide’in sözünde olduğu gibi, karar vermek demek, seçeneklerden birini seçtiğinizde, diğerlerini yok saymak, seçmemek, o seçenekleri kaybetmeyi göze almak demektir.
Özellikle alacağımız kararlar, hayatımızın yönünü değiştirecek, kendimizin ve başkalarının hayatını etkileyecek kadar önemliyse karar almak hep daha zordur.
Kimi zaman yetiştiriliş biçimimizden, kimi zaman kişilik yapımızdan, kimi zaman da alacağımız kararın kapsamından kaynaklanan endişe ve gerginlik yaşarız. Bu da kararsızlık dediğimiz ne yapacağını bilememe durumuna yol açar.
Kararsızlık hepimizin yaşadığı bir durum aslında, ancak ne sıklıkta ve hangi durumlarda yaşadığımız önemli. Zira bu durum sürekli bir sorun haline gelmişse, karar vermek giderek zorlaşıyorsa, ve kararlar verip sonra sık sık değiştiriyorsanız, verdiğiniz kararlardan emin olamıyorsanız, sürekli olarak başkalarının fikrini sormak ve kararınızı onaylatmak ihtiyacı duyuyorsanız, muhtemelen siz de kararsızlık problemi yaşayan onlarca insandan birisiniz.
Karar vermekteki güçlüklerin birçok nedeni var, öz güven eksikliği, alınan kararın sorumluluğundan çekinme, başkalarının eleştirilerinden korkma, alınan kararın sonuçlarından kaçınmaya çalışma gibi pek çok sebep sayabiliriz.
Sorun karar vermekten daha çok, verilen kararın doğruluğundan emin olamama, sık karar değiştirme, alınan kararın sonuçlarından çekinme şeklinde de ortaya çıkabilir.
Kaynağı ne olursa olsun, hayat boyu sürekli olarak kararlar almak ve uygulamak zorunda olduğumuz bir gerçek. Öyleyse bir an önce kararsızlığı aşmak, bazen yanlış sonuçları olsa da kararlar almak zorundayız.
Kaldı ki ,’en kötü karar, kararsızlıktan iyidir’, derler. Önemli olan bulunduğumuz koşullar içinde olabilecek en iyi kararı almaya çalışmaktır. Hiçbir kararın ne tam olarak doğru, ne tam olarak yanlış olduğundan emin olamayız. Sadece kararlar alır ve sonuçlarını görürüz.
Bir bilgeye nasıl doğru kararlar alabildiğini sormuşlar. Tecrübe ile demiş. Tecrübeyi nasıl edindiğini sormuşlar. Yanlış kararlarla demiş. Doğrusu budur. Yanlış kararlar almaktan korkarak doğru kararlar almak mümkün değildir.
- Hayatın size ait bir ömür olduğunu ve bazen yanlış kararların sizi doğruya ulaştıracak yegane yol olduğunu bilerek karar almaya çalışın.
- Başkalarına bilinçli olarak zarar vermediğiniz sürece her kararın size öğretecekleri vardır.
- Genellikle karar aldığınız için değil, almadığınız kararlar için pişmanlık duyarsınız.
- Geç kalmanın ya da bazı fırsatları kaçırmış olmanın telafisi yok.
- Karar almaktan korkarak ve kararlar almaktan kaçınarak bir adım dahi ilerlememiz mümkün olamaz.
- Ne olursa olsun aldığınız kararlar size ait seçimlerdir ve seçimleriniz nedeniyle kimseye hesap vermek zorunda değilsiniz.
Hepimizin hataları, yanlış kararları olacaktır. Yanlış kararlar doğru şeyler öğretiyorsa o kararların bile yanlış olduğundan bahsedemeyiz. Kararımız yanlış olsa da sonuçta bizi doğruya yönlendirerek doğru sonuçlar almamıza yardımcı olmuş demektir.
Önemli olan alınan kararın sonuçlarından gereken dersleri çıkarabilmektir.
[2015-05-15]
Günümüzde, uzun yıllar sürdürdüğü kariyerini sonlandırıp bambaşka bir sektörde iş hayatına atılan ya da henüz bitirdiği eğitimini bir kenara bırakıp hiçbir ...
İntihar dediğimiz olay, içe dönük saldırganlık olarak bilinir. Yani kişinin kendisine yönelik saldırganlığıdır. Her yaş düzeyinde, her cinsiyette karşılaşılabilen bir durumdur. ...
Yapılan son araştırmalar gösteriyor ki, bir eylemi, bir şeyi hayal ettiğimizde beynimiz bu konuyla ilgili bir bölümü de harekete geçiriyor. Bu ...
Unutmayın; hakaret, küfür, bağırmak, aşağılamak, parasız bırakmak, çocuk yapmaya zorlanmak, istemediğiniz ortamlarda bulundurulmak, özgürlüğünüzün kısıtlanması, yok sayılmak, görmezden gelinmek ŞİDDETTİR!