ANA SAYFA » BİLGECE HİKAYELER » MAKALELER » GÜNCEL YAZILAR
Okullar açılıp çocuklar okula başladıktan sonra en büyük stresi anne babaların ama en fazla annelerin yaşadıklarını görüyoruz. İnanılmaz bir ödev stresi başlıyor ailelerde. Her anne baba kendine göre haklı sebepler öne sürse de öğretmenler ellerinden geleni yapmaya çalışsa da aslında tenis topu gibi oradan oraya savrulanların minicik çocuklarımız olduğu hep gözden kaçıyor.
Evliliklerde çocuk, evliliği zenginleştiren bir unsurdur ancak maalesef hala sorunlu giden evlilikleri kurtarmak üzere bir can simidi gibi görüldüğünü vurgulamak isterim. Oysa çocuk sorunsuz evliliklerde bile evliliği, getirdiği sorumlulukla ciddi bir sorunlar odağı haline getirebilir.
Çocuklarımıza olan tutumlarımızda, eski kuşaklara göre bazı değişiklikler olduğunun hepimiz farkındayız. Yetiştirildiğimiz şekilde çocuklarımızı yetiştirmiyoruz, anne ve babalarımızın rollerinden uzaklaşıp yeni roller edinmeye başladık.
Bu durumun gerekçesi olarak, çağın gereksinimlerini, teknolojik gelişmeleri, yeniliklerle büyüyen bir nesli gösterebiliriz.
Cerrahi operasyonlar genellikle yalnızca tıbbi açıdan düşünülse de, bu konunun psikolojik boyutları da unutulmamalıdır. Fizyolojik iyileşmenin tam olarak sağlanabilmesi için psikolojik iyilik ve zindelik de gereklidir. İki durum beraber yürütüldüğünde iyileşme süreci de kolaylaşır ve hızlanır.
Sigara, bilindiği gibi toplum içinde en kolay ulaşılan, en kolay bağımlılık yaratan ve aleni ya da gizli pek çok insanın kullandığı, günümüzün en tehlikeli alışkanlıklarından biri.
Hepimiz sigara bağımlılığının ne kadar tehlikeli olduğunu ve pek çok hastalığın doğrudan sebebi olduğunu biliriz ama bu bilgi bile sigaraya olan bağımlılığı sona erdirmeye yetmez. Birçok yetişkin sigara kullanımına devam ederek sadece kendisine değil, çevreye de zarar verdiğini nedense görmezden gelir.
Son dönemlerde artan canlı bomba eylemlerinde, eylemcilerin nasıl bir ruh haline sahip oldukları ve bu süreçteki psikolojik durumları herkes tarafından merak edilen bir konu. Bir insanın nasıl olup da kendi canından ve sevdiklerinden vazgeçebildiğini anlamak birçoğumuz için çok zor.
Çocuk istismarı bir çocuğun bir yetişkin ya da diğer bir çocuk tarafından fiziksel, cinsel, ruhsal tacize uğraması, rızası olmadan baskıya maruz kalmasıdır.
Özellikle de cinsel istismar, ne yazık ki ülkemizde ve dünyada büyük bir oranda görülüyor.
Gençlerin özellikle ergenlik döneminde meraklı ve dışa dönük bir yapı sergilediklerini biliyoruz. Bu yaşlar aynı zamanda 'çete çağı' olarak bilinir ve çocukların tehlikelere de en açık oldukları dönemdir.
Bu yaş dilimlerinde, hem özenmelerinden, hem de yazılı ve görsel medyadaki olumsuz örneklerden etkilendikleri bir dönemden geçtiklerini ve madde bağımlılıklarına yöneldiklerini göz önünde bulundurmak gerekiyor.
Son zamanlarda yazılı ve görsel medyada sıklıkla cinsel taciz, çocukların cinsel istismarı ve pedofili haberleri yer almaya başladı. Bu haberleri ne yazık ki güncel haberler kadar olağan karşılamaya başladık ki asıl korkutucu olan da budur. Bu konuda bilinçlenmek ve çocuklarımızı koruyabilmek adına önemli noktaları tekrar hatırlamak gerekir düşüncesindeyim.
Son günlerdir ortalık yine toz duman. Hem siyasi hem de ekonomik gelişmelerin hızı baş döndürücü. Bütün bu hızlı akış içinde son zamanlarda gündemi en çok meşgul eden olayların başında terör ve çocuk tecavüzü haberleri geliyor.
Kadın; anne olarak çocuğunun hayatını, eş olarak kocasının hayatını, evlat ve kardeş olarak ailesinin hayatını, çalışan olarak iş hayatını organize ederken, kendi hayatından kısar, bedel öder, isteklerini erteler.
Kısacası hayatı hep öteler, birçok şey yarına kalır. Belki de bu yüzdendir annelerin çocuklarının hayatında kendini var etme çabaları. Kendi olamadığı, gerçekleştiremediği hayalleri çocuğunun gerçekleştirmesi beklentileri…
Yaşananların hepimizi çok olumsuz etkilediği bir gerçek. Çünkü bir terör ve savaş durumunda insanlardaki en temel duygu olan güven duygusu sarsılır. Kişiler hem bireysel olarak hem de toplumun bir parçası olarak bulundukları yere ait olma duygularını kaybederler.
Kayseri’de gencecik bir kız öğrenci, öğretmeni tarafından cinsel tacize uğradığı için ve buna kimseyi inandıramadığı için, kimse yanında olmadığı için derin bir sessizlikle, görmezden gelindiği için canına kıydı. Bir can daha bütün ülkenin, tüm insanlığın önünde kayıp gitti.
Biz yine ardından ağıtlar yakarak, methiyeler yazarak onu anmaya, anlamaya çalışıyoruz. Ama yine samimi değiliz, yine timsah göz yaşları döküyoruz.
Son yıllarda özellikle çocuk modası adı altında ortaya çıkan durum çocuk giyiminin
ötesinde bir abartı yarışına girdi. Özellikle sadece bebeklere değil, yaşı küçük
çocuklara yönelik yetişkinleri andıran giyim ve makyaj malzemelerinin üretildiğini
görmek endişe verici boyuta ulaştı.
Öncelikle ‘stalk’ kelimesi günümüzde sosyal medya yardımıyla kişileri gizlice takip etmek anlamına gelen yeni oluşmuş bir kelimedir. Merak duygusu herkeste olabilir ancak doğru yönlendirilmelidir.
Merakla başlayan araştırmalar, kıskançlık, haset ve öfkeye dönüşebilir.
Maalesef son araştırmalar stresten çocukların da çok ciddi şekilde etkilendiğini gösteriyor. Aslında biliyoruz ki, dozunda ve kısa süreli orta düzeyde stres her birey için olumlu etkiler yapan, odaklanmamızı sağlayan bir duygu durumu.
Korkular, kaygılar olması doğal. Özellikle yoğun şiddet içeren görüntüler hepimizi çok sarstı. Bu görüntüleri ve yaşananları unutmak kolay değil. O nedenle kendimize biraz zaman tanımak gerekli.
Son yıllarda ve giderek gerginleşen Ortadoğu coğrafyasında sıklıkla tanık olduğumuz terör ve şiddet olayları artık sadece Ortadoğu ile sınırlı kalmadığını ve kalmayacağını geçtiğimiz günlerdeki Fransa Paris olayları ile gösterdi. Bu maalesef korkutucu olmasına rağmen önümüzdeki günlerde ve yakın gelecekte bu türden şiddet olaylarının yaşanmaya devam edeceğinin de bir işaretiydi aynı zamanda. Ardından ülkemizde ağırlıklı olarak Güneydoğu illerimizi kana bulayan terör olaylarını yaşadık.
Sosyal Medya kullanımı konusunda anne babaların şikayetçi olduklarını biliyoruz. Çocuklarının sürekli sanal dünyada zaman geçirdikleri konusundaki haklı şikayetlerinde anne babaların artık eskisi kadar olumsuz düşünmediklerini görmek birçok insan için şaşırtıcı olabilir ancak hayatımıza giren sosyal paylaşım alanları ile beraber anne babaların da değiştiğini kabul etmek gerek.